Zihin Kuramı ve Dil, Konuşma Arasındaki İlişki
Bu yazımda zihin kuramı ile dil, konuşma ve iletişim becerileri arasında nasıl bir ilişki olduğunu literatür taraması yaparak sizlere aktarmaya çalıştım. Tipik gelişim göstermeyen çocuklarda dil gelişimi ve zihin kuramı becerileri üzerinde meydana gelebilecek olumsuz etkilenmeler arasındaki ilişkiyi ve bunun sonucunda ortaya çıkan problemleri ele aldım. Keyifli okumalar diliyorum.
Çocuklar çevresiyle iletişim kurabilmek için diğer insanların duygu, düşünce ve davranışlarını algılayabilme yeteneğini kullanırlar. Erken çocukluk döneminden itibaren gelişmeye başlayan bu yetenekler, çocuğun günlük hayattaki sosyal deneyimleri, oyun ortamları, iletişimin niteliği ve niceliği ile zihinsel süreçleri öğrenmesini ve zihin kuramı yeteneklerinin gelişmesini sağlamaktadır (2).
Zihin kuramı, sağlıklı sosyal ilişkiler geliştirilmesinin ve diğer bireylerle etkili iletişim kurulmasının temel unsurlarından biridir. Çocukların gelişim sürecinde diğer bireylerin farklı bir zihne sahip olduğunu fark edebilmesi, zihinsel durumlarını anlayabilmeleri ve zihinsel olarak bunları temsil edebilmesi zihin kuramı olarak tanımlanmaktadır. Zihin kuramı kavramı, eyleme neden olan inanç, istek, niyet, hayal, duygu gibi zihinsel durumları içeren bilgiler bütünüdür. Zihin kuramı istekler ve duyguları anlamaktan, inançları anlamaya doğru bir gelişme göstererek ilerlemektedir. Zihin kuramına sahip olmak, kişinin kendisinin ve diğer bireylerin zihninin içeriğini yansıtabilmesi demektir. Çocuklarla yapılan çalışmalar bu düşünce tarzının yetişkin düzeyinde birçok işlemin aynı anda gerçekleştirilebilen otomatik bir hal alabilmesi için farklı becerilerin gelişmesi gerektiğini göstermektedir. Ortak dikkat ve ilgi, karşıdaki kişinin niyetini anlamak, farklı kişilerin farklı görüş açılarının olduğunu bilmek, zihinsel durum belirten sözcükleri kullanmak ve sembolik oyun becerileri zihin kuramının öncüllerinden olup zihin kuramının oluşmasını sağlayan becerilerdir (1,2,3).
Yapılan çalışmalar zihin kuramının dil becerisi ile iç içe geçmiş bir yapıda olduğunu göstermektedir. Bebeklerin dil, dudak hareketlerini ve jestleri taklit edebilmeleri 8. aydan itibaren başlamaktadır. Ancak bu hareketler bu dönemde bir fikir ve niyetle ilişkilendirilmemektedir. Dil becerisinin imitasyon öğrenmeyle başlayıp sonrasında taklitlere tekrar tekrar maruz kalınması sonucunda hareketlerin anlamlı hale gelmesi şeklinde ilerlemektedir. Tipik gelişim gösteren çocuklarda 9-12. aylar arasında ortak dikkatin artmasıyla dil ve konuşma gelişimi de paralel olarak gelişim göstermeye başlamaktadır. 33-40 aylık çocukların gösterdiği duygu etiketleme, perspektif alma ve yanlış inanç becerilerinin geliştiği tespit edilmiştir. Ayrıca yapılan çalışmalarda bu dönemde annenin sözel akıcılık performansı ile çocukların kardeşleriyle kooperatif etkileşimde bulunmasının korelasyon içerisinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum ebeveynlerin tutumunun, dil becerisi gelişiminde ve bu becerileri kullanarak zihin kuramına dair temelleri çocuğa iletmede yer alan önemli faktörlerden olduğunu göstermektedir (4).
Çocuğun zihin kuramı gelişimi seviyesini ölçmede belirleyici olan ve yaygın olarak kullanılan ölçüt yanlış inanç testidir. Yanlış inanç araçları, bir çocuğun kendi dahil olmak üzere bireylerin gerçekte yanlış inançlara sahip olabileceğini ve diğerlerinin inançlarından farklı olabileceğini anlayabilme yeteneği olup olmadığını belirlemeyi hedefler (3).
Yanlış inanç işlemleri karşıdakinin yüz ifadelerini anlama gibi fiziksel uyaranlar dışında zihinsel durum ve niyetler doğrultusunda gerçekleşen eylemler gibi davranışları da doğru şekilde anlayabilmemizi sağlayan, bu becerinin var olup olmadığını ölçmemize imkân veren ve zihin kuramının gelişiminin odak noktasıdır. Bu işlemler karşıdakinin zihinsel durumunu doğru okuyabilme yetisinin özelliklerine, bu yetinin gelişimine, davranışları yordama ve açıklamadaki rolüne yoğunlaşmaktadır (1).
Yaygın olarak kullanılan yanlış inanç testinde zihin kuramı becerilerinin zayıflığına işaret eden ‘yanlış’ yanıtlarda deneklerin seçtiği ‘yer’ her zaman nesnenin bulunduğu ‘yere’ denk gelmektedir. Nesnenin bulunduğu yerin etkisini ortaya koyacak üç farklı alternatif görev oluşturulmaktadır. Zihin kuramı ile ilgili çalışmalarda, yanlış inanç işlemlerinde performansı etkileyen değişkenler incelendiğinde, 2;6 yaşındaki çocukların %20’sinden azının, 3;8 yaş çocuklarının %50’sinin ve 4;8 yaş çocuklarının %75’inin yanlış inanç işlemlerinden geçtikleri ortaya konulmuştur. Bu işlemlerin her birinin farklı dil becerilerinin gelişimini gerektirdiği tespit edilmiştir. Dildeki ‘‘-mış, -dır’’ gibi kip ekleri kullanımının ve sosyal etkileşimle sağlanan sembolik oyun becerilerinin, zihin kuramı ile güçlü bir ilişki içerisinde olduğu tespit edilmiştir (2).
Zihin kuramı testlerine bakıldığında dil ile bağlantılı olduğu, yanlış inanç testlerinde sorulan sorunun dil açısından karmaşık olduğu bilinmektedir. Sorular basitleştirildiğinde ve değiştirildiğinde yanıtların da değişmesi zihin kuramı ve dil arasındaki ilişkiyi gözler önüne sermektedir (4).
Zihinsel durumlar, kişilerin eylemlerinin yanında deneyimlerini de açıklayabilmektedir. Bu durumda davranışları açıklanırken inançlar, istekler ve eylemler şeklinde üç kavramdan bahsedilmektedir. Bu durum şu örnekle açıklanabilir: Ali’nin neden havuza gittiği (eylem), Ali’nin havuzda yüzmek istemesi (istek) ve havuzun o gün açık olduğunu düşünmesi (inanç). Bu temel üçlü yapı (inançlar, istekler ve eylemler) bireylerin, çeşitli deneyimler edinerek bunlara dayanan duygular yaşamalarına neden olmaktadır. Havuzun kapalı olması ve Ali’nin hayal kırıklığı yaşaması örnek olarak verilebilmektedir (1).
Normal gelişim gösteren çocukların kronolojik yaşlarının yanında bilişsel ve duygusal gelişimlerinin zihin kuramını etkilediği, genellikle 3-5 yaş arasında performanslarının yaşla orantılı olarak artış göstererek yaşamın ilerleyen evrelerinde gelişmeye devam ettiği bulunmuştur. Zihin kuramı becerisinin gelişmesiyle, çocuk var olan gerçeğin her insanın zihninde farklı şekillerde temsil edilebileceğini kavrar. Ancak normal gelişim gösteren çocuklara göre özel gereksinimli çocuklardaki bireysel farklılıklar bazı değişiklikleri ve yetersizlikleri beraberinde getirmektedir. Bu durum diğer insanların davranışlarının altında yatan niyetin anlaşılmasında, örtük bellekteki bilgilerin geri çağrılmasında, sosyal uyaranları işleme becerisinde eksikliğe, çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurmada ve bağımsız yaşama becerilerini kazanma ile ilgili sorunlar yaşamasına yol açabilmektedir. Bu bireysel farklılıklar; yürütücü işlevler, dürtü kontrolü ve bağlanma ilişkisi gibi öncül nedenlerden kaynaklanan farklılıklardan, sembolik oyun ve sohbet becerilerindeki yetersizliklerin sonucunda zihin kuramının geç kazanımından ve kültürel farklılıklara bağlı olarak zihin kuramının niteliğindeki farklılıklardan oluşmaktadır (3).
Yapılan araştırmalar, yürütücü işlevler ve dil becerileri gibi zihinsel yapıların yanında ailenin zihinsel durumlar hakkında çocuklarıyla yaptıkları sohbetler sırasında kullandıkları dil yani ebeveyn-çocuk ilişkisinin, kardeş sayısı ve çocukların kardeşleriyle olan ilişkisinin, sosyoekonomik durum gibi aileye ilişkin değişkenlerin ve akran ilişkileri gibi sosyal becerilerin zihin kuramı ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Çocukların karşılıklı iletişim yoluyla yeni bakış açısı ve davranışları doğru yorumlama becerisi kazandıkları ortaya konmuştur. Çalışmalar erkek çocuklarının kız çocuklarına oranla daha riskli olduğunu göstermektedir. Ayrıca alan yazın incelendiğinde erkek çocukların kız çocuklara göre daha hareketli ve saldırgan davranışlar sergilediği söylenebilmektedir (1,2,3).
Bilgi erişiminde çocukların başkalarının nesne algısının kendi algıları gibi olmadığını fark etmesi gerekir. Üç yaşındakiler bir nesneyi açı olarak farklı bir yerden gören bir kişiden değişik şekilde algıladıklarını anlamada zorlanmaktadır. Bu durum çocukların bakış açısını anlamasıyla yani çocukların kendilerinin gördükleri şeyi başkalarının göremeyeceğini ve dolayısıyla iki farklı insanın, farklı objeler görebileceğini anlamalarıyla ilgilidir. Ayrıca gelişim psikologları çocuklarda perspektif alma yeteneğinin birinci düzeyde çocuğun bir başkasının bir şeyi farklı anladığını bildiği, ikinci düzeyde ise çocuğun diğer insanların ne gördüğünü tam olarak çözmek için bir dizi karmaşık kurallar geliştirmesi olarak iki ayrı düzeyi olduğunu belirtmektedirler (2).
Okul öncesi dönem çocuğunun yaşantısında ebeveynleri dışında en önemli yetişkinlerden biri de öğretmenlerdir. Öğretmenler özellikle hikâye okuma, drama ve rol yapma gibi etkinliklerle çocuklara zihin kuramı becerisini destekleyici çalışma fırsatları sunabilmektedirler. Çocuklara özellikle farklı sosyal sorunların ve çözümlerin sunulduğu hikâye kitapları okunması farklı bireylerin aynı durum üzerinde farklı bakış açılarının olduğunu düşündürmek açısından önem taşımaktadır. Bu sayede çocuklar diğer insanların bakış açılarını düşünmeye ve bu doğrultuda hareket etmeye teşvik edilebilmektedir. Sınıf içerisinde çocuklar arasındaki sosyal etkileşimlerde neden ve nasıl gibi soru kalıpları kullanılarak zihinsel durum bildiren fiilleri kullanmaları teşvik edilir (Sence arkadaşın neden böyle düşünüyor? Arkadaşın bunu nasıl biliyor? gibi). Böylece çocuklara diğer kişilerin zihinsel durumları hakkında tahminler yaptırılabilir. Ayrıca öğretmenler sınıf içinde çocukların kendisinin ve diğer kişilerin zihinsel durumlarını anlamaya (bilmek, inanmak, istemek, arzulamak, şüphe duymak, hoşlanmak vb.) ve pekiştirmeye yönelik çeşitli etkinliklere yer verebilirler (3).
Alan yazındaki çalışmalar zihin kuramı ve dil, konuşma ve iletişim alanları arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermiştir. Literatürde zihin kuramı ile dilin alt alanlarının ilişkisinin daha da derinlemesine araştırılması üzerinde durulmaktadır. Geliştirilen yeni testlerin yanlış inanç testinin sınırlılıklarının ortadan kaldırılması ve alternatif bir ölçümün sağlanmasını desteklediği üzerinde durulmaktadır.
KAYNAKÇA
- Kaysılı, B. K., & Acarlar, F. (2011). Zihin Kuramının 3-5 Yaşları Arasındaki Çocuklarda Gelişiminin Yanlış İnanç Performansına Göre İncelenmesi.
- Özen, K. (2011). Özel öğrenme güçlüğü tanısı almış 7-9 yaş çocukların geliştirdikleri zihin kuramı yeteneklerinin sağlıklı gelişim gösteren grup ile karşılaştırılması. Hacettepe University Faculty of Health Sciences Journal. (2)
- Gürleyik, S., & Kahraman, Ö. G. (2019). Okul Öncesi Dönem Çocuklarında Zihin Kuramı ve Akran İlişkileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Investigation of the Relationship between Theory of Mind and Peer Relations in Preschool Children.
- Süngü, M. (2023). Okul öncesi çocuklarda yanlış inanç testinde yanlış yanıtın nesne gerçekliğinden ayrıştırılması.
