Serebral Palsi ve Dil - Konuşma Terapisi
6 Ekim Dünya Serebral Palsi Farkındalık Gününde çeşitli etkinlikler düzenlenir. Tüm dünyada her yıl 6 Ekim, serebral palsili çocuklara dikkat çekmek amacıyla yeşil renkle simgeleştirilen etkinlikler yapılıyor. Biz de bugüne özel tüm gönderilerimizi yeşile boyadık ve farkındalığın artması için dil ve konuşma terapisi ve serebral palsi hakkında yazılar yayınladık. Serebral palsi hakkındaki genel yazımızı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Serebral palsi (SP), motor bozuklukların yanı sıra duyusal ve bilişsel gelişimde bozukluklara neden olabilir. Bu işlevsellik alanlarındaki sorunlar çocukların dil, konuşma ve iletişim gelişimini etkileyebilir. Çocukların konuşma, jest ve mimikleri ile ifade edilen iletişim sinyallerinin anlaşılırlığı azalabilir ve çocukların ifade etme becerisi ve dili anlamaları gecikebilir. Araştırmalar, SP'nin yaklaşık 1000 canlı doğumdan 2'sini etkilediğini gösteriyor, ancak bu tür çocuklarda iletişim sorunlarının ne kadar yaygın olduğuna dair çok az bilgi var. SP'li çocukların yaklaşık %45'i 8-13 yaşlarında konuşma/iletişim güçlüğü yaşar. Ancak, zorlukların konuşma, dil ve/veya iletişim ile ilgili olup olmadığı açık değildir. Çocukların konuşması, dili ve/veya iletişimi bilişsel ve motor becerileri ile uyumlu görünmüyorsa, bir konuşma ve dil terapistine (DKT) sevk edilmelidir. Çocukların oral motor işlevlerinin, konuşma üretme yeteneklerinin ve konuşulan dili anlama ve kullanma (alıcı ve ifade edici dil becerileri) değerlendirilmesi yapılmalıdır. SP'li çocuklar için konuşma ve dil terapisinin amacı, onların anlaşılırlığını ve dil gelişimini en üst düzeye çıkarmak ve iletişimde tam ve aktif rol almalarına yardımcı olmaktır. SP'li birçok çocuk iletişim kurmak için birden fazla yöntem kullanılabilir. Bunlar konuşma, seslendirme, jest ve beden dili ve belki de alternatif iletişim (AAC) sistemleri ve/veya yazılı dil olabilir.(1) Anlaşılır bir konuşma için iyi bir koordinasyon ve oral beceri gerekir. Konuşma bozukluğu, çocukluk çağında görülen ve fiziksel yetersizlik eşlik eden serebral palside de görülür. (2)
Konuşma bozukluğu; artikülasyon bozukluğu ve fonolojik bozukluklar, dizartri ve çocukluk çağı konuşma apraksisi (ÇÇKA) gibi farklı bozuklukları kapsayan geniş bir terimdir. Özetlediğimiz bu makale, bir grup serebral palsili çocuk üzerinde, bazı standartlaştırılmış testler ve algısal konuşma ölçütü kullanarak, konuşma bozukluğu ile ilişkili faktörleri ve bunların görülme sıklığını bizlere sunuyor. (2)
YÖNTEM
Katılımcılar, 5-6.5 yaş aralığında,37 kız 47 erkek olmak üzere toplamda 84 çocuktan oluşturulmuştur. Katılımcılardan 64’ü sözel üretimi olan, 20’si ise sözel olarak anlamlı ve konuşma anlaşılırlığı düşük çocuklardan oluşturulmuştur.
Katılımcılar; artikülasyon doğruluğu, oral motor beceriler, konuşma apraksisi gibi farklı alanlarda, algısal olarak ve çeşitli araçlar kullanılarak değerlendirilmiştir. (2)
SONUÇLAR
Gecikmiş konuşma ve bozukluğunun sıklığı; anlamlı sözel üretimi olmayan katılımcılar da dahil edildiğinde % 82, sadece anlamlı sözel üretimi olan katılımcılara bakıldığında % 77 olarak bildirilmiştir. (2)
Artikülasyon
Anlamlı sözel üzerimi olan katılımcılar için; artikülasyon % 46 'sında yaşa uygun, % 26' sında gecikmeli ve % 28 'inde bozuk olduğu görülmüştür. Ayrıca katılımcıların yarısından fazlası, kendi yaş grubundan beklenen tüm konuşma seslerini (yani akranların % 90 'ı tarafından üretilen ünsüzleri) üretebiliyor durumdaydı.
En çok bulunmayan ünsüzler; sürtünmeliler (f,v,s,z,ş,j,h), ardından durak sürtünmeli sesler (c,ç), akıcı sesler (r,l,y),nazaller (m,n) ve patlamalılar (p,b,t,d,k,g) olmuştur.Anlamlı sözel üretimi olmayan katılımcılardan 17 'sinin ünsüz envantere ilişkin verilere göre,yedi katılımcı sessiz harf üretmezken kalan 10 katılımcının her biri ortalama 2.6 ünsüz üretmiştir. En sık üretilen ünsüzler, tipik olarak gelişimde daha erken görülen çift dudak ünsüzleri (m, b) ve diş yuvasıl ünsüzlerdir. (n,d). (2)
Fonoloji
Anlamlı sözel üretimi olan katılımcılar için fonolojik gelişim yaşa uygun (% 57), gecikmiş (% 17) ve düzensiz (% 27) olarak sınıflandırılmıştır. Sık rastlanılan atipik süreçler; ses ekleme (% 22),artlaştırma (% 18) ve afrikasyon (durak sürtünmeli olmayan sesleri durak sürtünmeli sesler ile değiştirme) (%17) olarak belirtilmiştir. (2)
Dizartri ve Çocukluk Çağı Konuşma Apraksisi
Katılımcıların % 78 'inde hafif,orta veya şiddetli derecede dizartri mevcuttu.Dizartri; perde, ses yüksekliği, fonasyon, rezonans, solunum, prozodi ve artikülasyondaki bozukluklarla karakterize edildi.Anlamlı sözel üretimi olan katılımcılar arasında % 17 'si ÇÇKA kriterlerini karşıladı, yani fikir birliğiyle belirlenen üç kriterde de (hatalarda tutarsızlık, bozulmuş koartikülasyon geçişleri ve bozulmuş prozodi) bozulma görülmüştür. (2)
Konuşma Bozukluğunun Şiddeti
Ünsüzlerin Doğru Üretim Yüzdesi
Konuşma doğruluğu, anlamlı sözel üretimi olan katılımcıların % 41 'i için yaşlarına uygun düzeyde bulunmuştur.Konuşma doğruluğundaki azalmalar,en fazla ÇÇKA kriterlerini de karşılayan dizartrili katılımcılarda görülmüştür. (2)
Konuşma Anlaşılırlığı
Anlaşılabilirlik inceleyenlerin derecelendirmelerine göre; seviye 5’te konuşma tamamen anlaşılabilir,seviye 4’te bazı istisnalar dışında anlaşılabilir, seviye 3’te konuşmanın yarısı anlaşılabilir,seviye 2’de izole kelime/kelime öbekleri anlaşılabilir ve seviye 1’de anlaşılmaz.
Katılımcıların belirlenen derecelendirmenin sonucunda %11’lik kısmı seviye 5 ,%46’lık kısmı seviye 4 ,%13’lük kısmı seviye 3,%8’lik kısmı seviye 2 ve %22’lik kısmı seviye 1 olarak gösterilmiştir. Konuşma anlaşılırlığının en düşük olduğu grubun ÇÇKA kriterlerini de karşılayan dizartrili katılımcılar olduğu bildirilmiştir. (2)
Oral Motor Beceriler
The Global Motor Control Scale ile yapılan değerlendirmede bozukluklar; sıklıkla değişen ses tonu (% 100), zayıf dil gücü (% 88) ve azalmış oral hareket aralığı ve simetrisi (% 53) ile karakterize edilmiştir.
The Focal Oromotor Control Scale ile yapılan değerlendirmede konuşma dışı tek oral motor hareketler (örneğin gülümseme) sırasında bozulmuş performans, zayıf çene stabilitesi, asimetri, azalmış dudak hareketi (yuvarlama, geri çekme), azalmış dil hareketi (elevasyon, lateralizasyon),azalmış çene,dudak ve dil kontrolü ile karakterize edildi. Çift oral motor hareketler de (örn. üflemeli gülümseme) genellikle asimetri ve azalmış dudak hareketi ile gerçekleştirildi. (2)
Bulgular, konuşma gelişiminin nispeten tamamlandığı ve üretimin oldukça anlaşılır olması gerektiği bir yaşta olmalarına rağmen, 5 ve 6 yaşlarında serebral palsili çocukların % 82 'sinin konuşma gecikmesi veya bozukluğu olduğunu göstermiştir. Beklendiği gibi, dizartri, katılımcıların % 78 'inde görülen en yaygın konuşma bozukluğuyken bunu artikülasyon bozukluğu (% 54), fonolojik bozukluk (% 43) ve ÇÇKA (% 17) izlemiştir. Dizartri şiddeti tipik olarak hafif ila orta şiddette olsa da varlığı, özellikle ÇÇKA'ın özellikleriyle birlikte ortaya çıktığında, katılımcılar arasındaki en zayıf konuşma anlaşılırlığı ile ilişkili bulunmuştur. Bulgular,konuşma bozukluklarının serebral palsili çocuklarda oldukça yaygın olduğunu doğrulasa da, hataların fonetik, bilişsel - dilbilimsel, nöromüsküler uygulama ve planlama/programlama dahil olmak üzere birden fazla konuşma üretim düzeyinde bozulmayı yansıttığını ve erken çocukluk döneminde serebral palsili çocukların çoğunun, dilin yanı sıra kapsamlı bir konuşma ve oral motor değerlendirmeye ihtiyacı olduğunu göstermektedir. (2)
Özetle Araştırmalardan Elde Ettiğimiz Bulgular: Konuşma terapisinin serebral palsili bireyler için yaygın faydaları vardır. Süreç sadece iletişim etkileşimlerini iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda konuşma terapisi yüz ve oral kas kontrolünü güçlendirmek ve iyileştirmek için de kullanılabilir. Disfaji ve oral beslenme zorlukları, serebral palsili hastaları çeşitli şekillerde etkiler. Bu durum çiğneme, yutma, öğürme, öksürme ve içme sorunlarını içerebilir. Sağlıklı vücut ağırlığı ve beslenmenin korunması, hidrasyon endişeleri ve uzun vadeli fiziksel gelişimle ilgili sorular dahil olmak üzere SP'li çocuklar için zorluklar yaratabilir. Uzman dil ve konuşma terapistleri tarafından yürütülen beslenme ve yutma terapisi, fiziksel zorlukların bir çocuğun beslenme alımını etkilememesini sağlar.
Hasta ile ilgili ihtiyaçların yanı sıra konuşma terapisi ebeveynler, aile üyeleri ve bakıcılar için de geçerlidir. Serebral palsinin semptomları tutarlı değildir, bu nedenle her aile benzersiz zorluklarla karşı karşıyadır; terapistler dil ve konuşma terapisine yönelik planlarını geliştirmeden önce ebeveynlere danışmanlık da yaparlar. Başarılı terapi, bakım kolaylığı sağlar ve bakıcılar üzerindeki stresi azaltır.
İletişim, hastaları ve bakıcıları birbirine bağlayan temel köprüdür. Ne yazık ki, serebral palsi bazen bir çocuğun geleneksel yollarla işleme, anlama ve yanıt verme becerisini kesintiye uğratır. Dil ve konuşma terapisi, iletişim kopukluklarını onarır, hastaların ihtiyaçlarını daha net ifade etmelerine yardımcı olur. Ebeveynler, öğretmenler ve aile üyelerinin yaşadığı baskıyı hafifletir.
Konuşma terapisi şu alanlardaki gelişimi destekler:
Sesler, kelimeler ve heceler üretmek
Ses seviyesini düzenleme
Dinleme / algılama
Artikülasyon ve telaffuz
Kelime bilgisi
Anlama ve anlatma
Ses kalitesi
Çiğneme ve yutma...
Konuşma terapisi, şu alanlarda ilerlemeye yol açabilir:
Güven ve benlik saygısı
Sosyal olarak etkileşim kurma arzusu
Okulda öğrenmek ve iletişim kurmak
Düşünceleri ve fikirleri ifade etmek
Bağımsızlık
Problem çözme
Genel yaşam kalitesi
Son olarak bu konu hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır ve dil ve konuşma terapistleri serebral palsili bireylerin; dil, konuşma, iletişim ve yutma değerlendirmesinde ve terapisinde görev almalıdır.
------------------------------------------------------------------------------------------------
Yazıyı paylaşıp, farkındalığa destek olalım.
___________________________________________________________________
KAYNAKÇA:
1-Pennington, L. (2008). Cerebral palsy and communication. Paediatrics and Child Health, 18(9), 405-409.
2-Meı,C.,Reılly,S.,Bıckerton,M.,Mensah,F.,Turner,S.,Kumaranayagam,D.,Pennington,L.,Reddıhough,D.,Morgan,A.(2020).Speech in children with cerebral palsy.Developmental Medicine & Child Neurology, 62: 1374–1382.
-------------------------------------------------------------------------------------
