Okul Öncesi Kekeleyen Çocukların Çok Faktörlü Değerlendirilmesi
Bu araştırmada, okul öncesi kekemelik çocuklarının değerlendirmesi bağlamında çok faktörlü kekemelik modellerini destekleyen mevcut bulguları özetlemiştir. Kekeleyen küçük çocukları değerlendirirken göz önünde bulundurulması gereken bir dizi dil, konuşma ve ilişkili faktörler/alanlar için kanıtlar sunulmuştur.
Seçilen faktörler iki bölümde sunulmaktadır:
(1) Bakıcı Görüşmesi
(2) Doğrudan Çocuk Değerlendirmesi
Bakıcı görüşmeleri sırasında ele alınan faktörler şunlardır:
Cinsiyet,
Kekemeliğin başladığı zaman,
Yaş,
Ailede kekemelik öyküsü,
Bakıcıların kekemelik algısı/endişeleri ve
Mizaç.
Doğrudan çocuk değerlendirmeleri sırasında ele alınan faktörler şunları içerir:
Kekemelik davranışları,
Konuşmayla ilişkili tutumlar/farkındalık
Konuşma hızının yanı sıra konuşma sesi gelişimi ve
Dil gelişimi.
BULGULAR
Bu çalışma, okul öncesi kekemelik çocuklarının değerlendirmelerine çok faktörlü bir yaklaşımı destekleyen ampirik kanıtları* özetledi. Literatürün dikkatli bir şekilde incelenmesi, kekemelikle ilişkili çeşitli faktörlerle ilgili aşağıdaki sonuçlara yol açmıştır:
Kekemeliği olanailelerde kekemeliğin görülme ihtimali daha fazladır. Kekemelik erkeklerde kadınlara göre daha fazla devam etme eğilimindedir. Kekemeliğin başlangıcından geçen süre ne kadar uzun ise kalıcılık riski daha fazladır. Çocukların kekemelik yaşının bilinmesi TSO'larını daraltmaya yardımcı olur. [Kekemeliğin Başlangıcından Bu Yana Geçen Süre (TSO)]
Bakıcıların, çocuklarının konuşmayla ilgili tutumları ve farkındalıklarına ilişkin değerlendirmesi, klinik tanı ve danışmanlık/tedavi önerilerimizi bilgilendiren diğer ilgili faktörlerle ilişkilendirilebilir. Genel bulgular, çocukluk çağı kekemeliği ile mizaç arasında olası bir ilişki olduğunu düşündürmektedir.
Akıcılık davranışlarındaki değişiklikler (örneğin kekemelik sıklığı/şiddeti) bir çocuğun devam etme veya iyileşme olasılığının daha yüksek olup olmadığını belirlemek için zaman içinde izlenmelidir. 2 veya 3 yaşındaki çocuklar kekemeliklerinin farkında olabilir ve konuşmayla ilgili olumsuz tutumlara sahip olabilirler.
İlk bulgular, çocukların kendi bildirdikleri konuşmayla ilgili tutumlarının, bakıcılarının kekemelik algısı ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir; diğer faktörlerin de (örneğin, TSO ve kekemelik sıklığı/şiddetinin objektif klinik ölçümleri) ilişkili olup olmadığı veya ne ölçüde ilişkili olabileceği şu anda belirsizdir. Konuşma hızı ile kekemelik arasında olası bir ilişki vardır. Ayrıca, konuşma hızı bakıcı danışmanlığında (örneğin, daha yavaş konuşmayı modelleme) ve tedavi önerilerinde (örneğin, doğrudan çocuğun konuşma hızını hedeflemede) rol oynar.
Okul öncesi yıllarda ilk kekemelik değerlendirmelerinde mevcut olan fonolojik eksiklikler, kronikliğin öngörücüsü olabilir. Bu tür bulgular, konuşma sesi güçlüklerinin, diğer konuşma, dil veya ilgili bozukluklardan daha sık olarak okul çağındaki kekemelikle birlikte ortaya çıkma eğiliminde olduğunu gösteren raporları doğruluyor veya bunlarla ilişkili görünüyor. Şüpheli bulgulara rağmen, kekemelik ve dil arasında bir tür ilişki var gibi görünüyor. Örneğin, kekemelik belirli dilsel özelliklerde ortaya çıkma eğilimindedir ve dil bozuklukları okul çağındaki, okul öncesi dönemde kekelemeye başlayan çocuklar arasında daha yaygındır.
SONUÇ: Dil ve konuşma çoğu zaman örtüşen ve sistematik olarak birlikte çalışan birçok yapı ve işlevi içeren karmaşık süreçlerdir. Bu çalışmada gösterildiği gibi, kekemelik, çoğu gelişimlerinde örtüşen ve/veya işlevleriyle etkileşime giren çok sayıda faktör ve süreçle ilişkili karmaşık bir bozukluktur. İlginç bir şekilde, mizaç gibi bazı değişkenler, konuşma/dil süreçleri olarak görülmez ancak yine de kekemelikle ilişkili olduğu bulunmuştur. Yukarıda verilenler göz önüne alındığında, kekemeliği çok faktörlü bir bakış açısıyla değerlendirmenin önemi tartışılmakta, böylece çocukların kekemelik başlangıcı/devamına potansiyel olarak dahil olan veya katkıda bulunan faktörleri ve süreçleri hesaba katılmaktadır. Smith ve Kelly (1997), “Dilsel, fonolojik, ailesel ve motor değişkenlerden” bahsetmektedir. Bu "bulmaca parçalarını" bir araya getirmek, çocuğun genel olarak daha net, daha bütünsel ve doğru bir profilini oluşturmaya yardımcı olacaktır. Bu tür bilgiler, danışmanlık yaklaşımımıza ve terapi planlarımıza/hedeflerimize rehberlik etmelidir. Daha ayrıntılı olarak incelenen kanıtlar göz önüne alındığında, okul öncesi çocukların kekemelik değerlendirmeleri çoklu konuşma dilinin ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesini içermelidir. Yani, kekemelik değerlendirmeleri sadece kekemelik davranışlarına odaklanmamalıdır.
*Ampirik kanıt: Deney/gözlem yoluyla elde edilen bilgiler.
Kaynak:
Clark, C. E., Tumanova, V., & Choi, D. (2017). Evidence-based multifactorial assessment of preschool-age children who stutter. Perspectives of the ASHA Special Interest Groups, 2(4), 4-27.
