Maloklüzyon ve Konuşma Sesi Bozuklukları
Yapılan araştırmalar bazı ortodontik problemlerin artikülasyon bozukluklarına sebep olabileceğini göstermektedir. Dolayısıyla hangi tip ortodontik problemin nasıl bir artikülasyon bozukluğuna sebep olabileceğini bilmek, daha doğru bir terapi planı hazırlamak ve gerekli yönlendirmeleri yapmak konusunda önemlidir.
Çoğu gözlemci, artikülasyon bozukluğuna sahip bireylerin maloklüzyona sahip olma eğiliminde olduğu konusunda hemfikirdir. Ancak bu, maloklüzyonun kendisinin konuşma bozukluğuna yol açtığı anlamına gelmez. Her iki bozukluğun da benzer etiyolojik faktörleri mevcuttur. Konuşma bozukluğu direkt olarak maloklüzyonla neden sonuç ilişkisine dayandırılamaz. Normal oklüzyona sahip bireylerde de konuşma bozukluğu görülebilir veya maloklüzyonu olan bireylerde konuşma bozukluğu görülmeyebilir. Birçok bireyde dil dudaklar hatalı dişsel ve pozisyonlara ve dizilimlere uyum sağlamakta ve konuşma bozukluğu ortaya çıkmamaktadır. [1]
Görsel: https://www.apollowhitedental.com/
Sınıf 2 Maloklüzyonlu Bireylerde Artikülasyon Bozuklukları
Artmış overjet ve konuşma bozukluğu arasındaki ilişki mevcut anormal anatomik ilişkiye rağmen, kompansasyon hareketleriyle normal konuşmanın sağlanabilmesi nedeniyle tartışma konusu olmuştur. Bu kompansasyon mekanizmasını anlayabilmek için sefalonietrik radyografiler ve sineradyografik tekniklerden yararlanılmıştır.
Örtülü kapanışın görüldüğü sınıf 2 anomaliye sahip bireylerde de sibilant denen "s" ve "z" seslerinde bozukluk gözlemlenmektedir. Bu seslerdeki bozuklukların yanı sıra şiddetli sınıf 2 maloklüzyonu olan bireyler, çoğunlukla bilabial konsonantlar olan "p", "b", ve "m" seslerini doğru çıkartmakta zorlanırlar. Normalde bu seslerin oluşturulması sırasında üst ve alt dudaklar birbirlerine temas etmektedir. Oysaki sınıf 2 maloklüzyonlu bireyler genellikle bu bilabial sesleri alt dudağı maksiller kesicilere temas ettirip modifiye ederler.[1]
Sınıf 3 Maloklüzyonlu Bireylerde Artikülasyon Bozuklukları
Sınıf 3 maloklüzyonlu bireylerin dil postürü genellikle habituel olarak aşağıda konumlanmıştır ve daha gevşek durur. Sibilantların oluşması için linguoalveolar valfin kasılması yeterli şekilde gerçekleşmez. Sınıf 3 maloklüzyonlu bireyler genellikle labiodental ve linguoalveolar konsonantların çıkarılmasında zorluk çekerler. "f" ve "v" gibi labiodental konsonantların oluşması için alt dudağın maksiller kesicilerin çok yakınında bulunması gerekir. Bu bireyler iki tip hatalı durum sergilerler. İlki, bu seslerin çıkarılması için alt dudağı üst dudağa doğru hareket ettirir ve seslerin oluşması gereken yerde dar bir hava akımı oluştururlar. İkinci durumda ise ters labiodental postür yani üst dudağın alt kesicilere teması söz konusudur. Sınıf III maloklüzyonlu bireyler ayrıca "t", "d", "I", "n", "s" ve "z" gibi linguoalveolar seslerin oluşturulmasında da güçlük çekerler. Bu sesler dil ucunun alveoler sırtlara yakın teması ile oluşurlar. Bu maloklüzyona sahip bireyler bu sesleri dil ucunu üst kesicilere temas ettirerek çıkarırlar. Bu nedenle "s" ve "z" sesleri peltek konuşma şeklinde duyulmaktadır.[1]
İngilizce konuşan ve maloklüzyonu bulunan bireyler üzerinde yapılan bir araştırmada benzer sonuçlar elde edilmiştir. Araştırmanın katılımcıları arasında bulunan sınıf 1 maloklüzyonlu bireylerde artikülasyon hatası görülmezken diğer maloklüzyon tiplerinin konuşma sesleri üzerindeki etkisi aşağıda verilen maddelerde gösterilmiştir.
- /r /,/rr /,/s /,/z /,/f /, ve /ch/ fonemleri doğru dudak sızdırmazlığının yapılmasındaki zorluk, alt dudağın üst kesici dişlerin palatal tarafına getirilmesindeki zorluk veya overbite veya overjet artışına bağlı olarak anterior düzeyde hava akımı üretmedeki zorluk nedeniyle Sınıf II maloklüzyon varlığı ile doğrudan ilişkili bulunmuştur.
- /r /,/rr /,/l /,/s /,/z /, ve/ch/ fonemleri dilin istirahatte ve yutma sırasında düşük pozisyonu nedeniyle Sınıf III varlığı ile ilişkili bulunmuştur.
- Anterior çapraz kapanıştan etkilenen fonemler/ch /,/s/ve/t, d/ fonemleri olarak bulunmuştur. Bu değişiklik, dilin üst kesici dişlere göre konumu ile ilgili olup, İngilizce için diğer çalışmalarla örtüşmektedir.)
- Anterior açık kapanış, anterior dişler arasında oklüzyon olmadığından, hava çıkışının kusurlu olmasına bağlı olarak sürtünmeli fonemlerin /s /,/z/ ve patlamalı sürtünmeli fonemin /ch/ değişmesiyle önemli bir ilişki göstermiştir.[2]
Görsel: https://www.ericdavisdental.com/
Görsel: https://www.hawleyorthodontics.com/
Ön Açık Kapanış ve Artikülasyon
En fazla artikülasyon bozukluğu ön açık kapanış vakalarında görülmektedir. Ön açık kapanış ile linguoalveoler konsonantlardan "t", "d", "n", "I" seslerinin distorsiyonu ilişkilendirilmektedir Ön açık kapanışın kendi başına nadiren artikülasyon problemi oluşturduğu, diğer oklüzal anomalilerle birlikte ise şiddetli artikülasyon bozukluğuna sebep olduğu bildirilmiştir. Bernstein ise açık kapanışın peltek konuşma ile direkt ilişkisi olduğunu, fakat açık kapanış ile pelteklik şiddeti arasında ilişki bulunmadığını bildirmiştir.[1]
Diastema ve Artikülasyon
Literatürde üst ön bölgedeki diastema veya üst keser eksikliği ile artikülasyon problemi arasında ilişkiye de rastlanmıştır. Laine ve ark. üst keserler arasındaki diastemaların "l", "n", "d" ve "r" seslerinde distorsiyona sebep oldugunu bulmuştur. Ancak bu seslerin yanlış telaffuzunda, artmış ileri itim (overjet) ve azalmış overbite etkisinin diastemaya oranla daha fazla olduğu bulunmuştur.[1]
Diastema aynı zamanda lisping ile de ilişkilendirilebilir.[3]
Dudak Damak Yarıklıkları ve Artikülasyon
Dudak damak yarıklı bireylerde, damaktaki yarığa bağlı olarak konuşma sisteminin bir parçası olan rezonans etkilenir ve bu durum çeşitli konuşma seslerini etkiler. Bunun yanında bu bireylerde sıklıkla görülen diş eksikliği nedeniyle varolan boşluklar, konuşma sırasında dilin doğru yerleşimine engel olarak ünsüz seslerin distorsiyonuna neden olmaktadır. Konuşma seslerinin % 80’inin oral kavitenin ön bölgesinde oluşması nedeniyle dudak-damak yarıklı bireylerde konuşma bozukluğu ile karşılaşılması şaşırtıcı bir durum değildir.[4]
Dudak damak yarıklı bireylerde maksillanın sagital gelişiminin yetersizliğine bağlı Sınıf III maloklüzyon görülme olasılığı fazla olduğu için ‘s’, ‘z’, ‘t’, ‘d’, ‘l’, ‘n’, ‘f” ve ‘v’ gibi linguoalveolar ve labiodental seslerin çıkartılmasında güçlük yaşanabilir. Benzer şekilde maksillanın vertikal yönde gelişim yetersizliği nedeniyle açık kapanışla da sıklıkla karşılaşılmaktadır. Ön açık kapanış konuşma bozukluklarında en sık karşılaşılan maloklüzyondur. Özellikle linguoalveolar ünsüz seslerin (t, d, n ve l) distorsiyonu gözlenmektedir.[4]
Arka çapraz kapanışa sahip dudak-damak yarıklı bireylerin ünsüz harf telaffuzunda problem yaşama konusunda yüksek risk grubunda oldukları bulunmuştur. Unilateral veya bilateral arka çapraz kapanışa sahip dudak-damak yarıklı bireylerin %43’ünde ‘r’, ‘s’ veya ‘l’ seslerinin çıkartılması sırasında en az bir harfte bozuk telaffuz tespit edilmiştir. Aynı çalışmada dudak-damak yarıklı bireylerde artmış ileri itim (overjet) ve derin örtülü kapanış ile ‘r’, ‘s’ veya ‘l’ seslerinin hatalı telaffuzu arasında ilişki bulunmamıştır.[4]
Zorunlu hatalar, ortodontik tedavi sırasında üst çeneye yerleştirilen ortodontik apareyin fiziksel engellemesi sonucu ‘s’ sesinin üretilmesi sırasında doğru dil yerleştiriminin sağlanamaması ile de oluşmaktadır. Bu olgularda ıslıklı ünsüz ses distorsiyonu zorunludur ve konuşma terapisi, aparey çıkarılana kadar ertelenmelidir. Diğer taraftan eğer peltek konuşma aparey tedavisinden önce düzeltilirse apareyin takılması konuşmada geçici bir bozulmaya neden olsa da aparey çıkarıldıktan sonra konuşma genellikle kendiliğinden normale dönmektedir. Zorunlu artikülasyon hataları altta yatan anatomik bozukluk düzeltilmeden sadece konuşma terapisi ile düzeltilememektedir.[4]
Kompansatuar hatalar anatomik bir deviasyon varlığında konuşmacının çıkarmak istediğine en yakın sesi oluşturma çabasıyla meydana gelen hatalardır. Zorunlu artikülasyon hatalarının aksine kompansatuar hatalar anatomik deviasyon düzeltildikten sonra kendiliğinden düzelemeyebilmektedir. Konuşma terapisi mutlaka gerekmektedir ve tedaviye ne kadar erken başlanılırsa prognoz o kadar iyidir.[4]
KAYNAKÇA
1 ) Nalbantgil D, Gönül N, Arun T. Ortodontik Anomaliler Ve Konuşma Bozukluğu İlişkisi. Türk Ortodonti Dergisi 2011;24:74-80
2) Amr-Reya O, Sanchez-Delgadob P, Salvador-Palmerc R, Cibriand R, Paredes-Gallardoe V. Association between malocclusion and articulation of phonemes in early childhood. Angle Orthodontist, Vol 92, No 4, 2022. DOI: 10.2319/043021-342.1
3) Harini R, Thailavathy V, Kannan MS.Speech And Malocclusion-A Review.European Journal of Molecular & Clinical Medicine.ISSN 2515-8260, Vol 07,2020.
4) Güven BA, Kocadereli İ. Dudak-damak yarıklı bireylerde maloklüzyonun konuşma bozukluklarına etkisi. Acta Odontol Turc 2015;32(2):85-89
