Konuşma Sesi Bozuklukları ve Fonolojik Farkındalık
Özetlediğimiz bu makalede, konuşma sesi bozukluğu (KSB) olan okul öncesi çağdaki çocuklarda zayıf fonolojik farkındalık becerilerine katkıda bulunabilecek değişkenler arasındaki ilişkiler incelenmiştir.
Konuşma sesi bozukluğu olan çocukların fonolojik farkındalık ve okuryazarlık becerilerinin gelişiminde önemli gecikmeler olabileceği bilinmektedir. Neyse ki, bu gecikmeler okul öncesi dönemde tespit edilebilir ve bu nedenle okula girişten önce sağlanan müdahalelerle bu risk altındaki çocuklarda okuma zorluklarını önlemek mümkün olabilir.
Fonolojik Farkındalık
Fonolojik farkındalık, ses yapısındaki benzerlikler temelinde kelimeleri eşleştirme yeteneği de dahil olmak üzere kelimelerin ses yapısına karşı bilinçli duyarlılığı ortaya koyan çeşitli fonolojik işleme görevlerini ve belirli fonolojik birimlerin aktif bir şekilde işlenmesini gerektiren bilişsel olarak daha zor görevleri içerir.
Bir fonolojik farkındalık becerisinin başarılı bir şekilde tamamlanması, çocuğun kelimelerin daha küçük birimlerden oluştuğuna dair farkındalığa sahip olmasını gerektirir. Bu görevlerin yerine getirilmesi, çocuğun sözcükleri segmentlere ayırma düzeyini yansıtır. Görev karmaşıklığı kontrol edildiğinde, kelimelerden heceler, kelimelerin başlangıcı, uyaklar ve fonemler yoluyla gelişimsel bir ilerleme gözlemlenir. Bu durumda çocukların daha büyük birimler hakkındaki bilgisi artar ve daha küçük birimler hakkındaki farkındalıkları da artar. Bu değişken fonolojik farkındalık seviyeleri ile okuma becerilerinin ortaya çıkışı karmaşıktır. Hem okuma üzerinde doğrudan etkileri hem de fonem farkındalığının aracılık ettiği dolaylı etkileri vardır.
Daha önce belirtildiği gibi, KSB'li çocuklar fonolojik farkındalık konusunda önemli zorluklar yaşayabilir. Bu zorlukların kaynağını anlamak, normal gelişim gösteren çocuklar ve konuşma ve/veya dil gecikmesi olan çocuklar arasında fonolojik farkındalığın ortaya çıkmasını açıklayabilecek diğer değişkenlerin anlaşılmasını gerektirir.
Geçtiğimiz haftalarda fonolojik farkındalık ile ilgili detaylı bir yazı yazmıştık. Fonolojik farkındalık ile ilgili yazımıza buraya tıklayarak erişebilirsiniz.
Fonolojik Farkındalık ve Konuşma Algısı
Konuşma algısı, sürekli değişen akustik sinyallerin ayrı dilsel birimlere dönüştürülmesidir. Konuşma algısı modelleri büyük ölçüde farklılık gösterse de çoğu model, akustik ayrıntıların çıkarılmasının temel işitsel işleme mekanizmaları aracılığıyla gerçekleştirildiği ve daha sonra akustik temsilin fonetik birimlere dönüştürüldüğü ve son olarak hiyerarşik bir şekilde organize edilmiş bir psikolojik temsilin oluşturulduğu ve daha sonra sözlüksel erişim sürecinde kullanıldığı çok aşamalı bir süreç varsayar.
Konuşma algısı ve fonolojik farkındalık, fonolojik işlemenin farklı yönlerini içerir. Her iki görev de kelimelerin akustik - fonetik ve fonolojik temsillerine erişmeyi içerir. Bununla birlikte, konuşma algısı kelimelerin ayrıntılı akustik - fonetik temsillerine bağlıyken, fonolojik farkındalık sözlükteki kelimelerin bölümlere ayrılmış fonolojik temsillerini gerektirir.
Dile özgü konuşma algısının gelişimi bebeklikte başlar ve geç çocuklukta devam eder. Normal gelişim gösteren çocukların yanı sıra dil, konuşma ve okuma problemi olan çocukları içeren birçok çalışmada konuşma algısı ile fonolojik farkındalık arasında bir ilişki ortaya konmuştur. Bu çalışmaların bazıları, bu değişkenler arasında dolaylı ancak nedensel bir ilişki olduğu sonucuna varan sofistike modelleme tekniklerini içerir. Şekil 1 'in sol panelinde yer alan model, konuşma algısı gelişiminin fonolojik farkındalık gelişimini yönlendirdiği bir ilişkiyi göstermektedir.
Fonolojik Farkındalık ve Artikülasyon
Artikülasyon problemi olan çocukların, fonemlerin kategorik algısında önemli zorluklar yaşamaları çok muhtemeldir. Rvachew ve Jamieson, bu çocukların artikülasyon hatalarının, yanlış artiküle edilmiş fonem kategorilerinin akustik - fonetik özelliklerinin yanlış veya eksik algısal bilgisinin doğrudan bir yansıması olduğunu öne sürmüştür. Bu hipotez, işitsel hedeflerin artikülasyon için gerekli hareketlerin yürütülmesine rehberlik ettiği bir konuşma üretimi modeli ile tutarlıdır. Konuşma algısının artikülasyona öncülük ettiği şekil 1’in sol panelinde yer alan modelde gösterilmiştir.
Fonolojik Farkındalık ve Alıcı Kelime Dağarcığı
Boylamsal çalışmalar, kelime gelişiminin fonolojik farkındalık becerilerinde iyileşmelere yol açtığı görüşünü desteklemektedir. Metsala ve Walley (1998), bu gelişimsel gidişatı açıklamak için bir mekanizma önermiştir. Hipotezleri, çocuğun sözcük dağarcığının hızlı büyümenin, lexicondaki kelimelerin temel temsillerinin bütüncül bir formdan segmente edilmiş bir forma yeniden yapılandırılmasını tetiklediğidir. Bu yeniden yapılanma,lexicon boyutu arttıkça lexicona erişimin verimliliğini korumak için gerçekleşir. Metsala (1999) ayrıca, çocukların fonolojik farkındalık performansının genel olarak kelime uzunluğu ve hedef kelimelerin sözlüksel durumu, edinim yaşı ve çevre tarafından kullanılma sıklığı gibi belirli özellikleriyle güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu göstermiştir. Şekil 1 'de gösterilen her iki model de bu bakış açısı ile tutarlıdır ve alıcı kelime dağarcığı ile fonolojik farkındalık arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Yeni kelimeler öğrenirken bir çocuğun algısal olarak konuşmanın ince fonetik ayrıntılarını kodlama yeteneğindeki bireysel farklılıklar, hem alıcı hem de ifade edici kelime dağarcığı büyümesi ile ilişkilidir.
(Lexicon: Kelimelere ilişkin tüm bilgileri (örn., kelimelerin fonolojik temsilleri, heceleme ve artikülasyonu, gramer yapıları ve anlamları) kapsayan bellek deposu.)
Fonolojik Farkındalık ve Erken Okuryazarlık Becerileri
Boylamsal verilerin doğrusal yapısal eşitlik modellemesi, daha küçük yaşlarda sözlü dil becerilerinin ve fonolojik farkındalık becerilerinin daha sonraki yaşlarda hem fonolojik farkındalık hem de harf bilgisini yordadığını ortaya koymuştur. Bu bulgularla tutarlı olarak, Şekil 1 'de gösterilen modeller, fonolojik farkındalık becerilerinin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıkan okuryazarlık bilgisini yerleştirir ve bu yapı ile modellerde gösterilen diğer yapılar arasında doğrudan bir bağlantı yoktur.
Önerilen Model
Bu çalışma, ortaya çıkan okuryazarlık bilgisi, fonolojik farkındalık, alıcı kelime bilgisi, artikülatör doğruluk ve konuşma algılama yetenekleri hakkında bilgi sağlamıştır.
Modeldeki değişken çiftleri arasında karşılıklı ilişkiler olabileceği kabul edilse de, çeşitli becerilerin ortaya çıktığı gelişimsel sıra dikkate alınarak doğrusal bir sıralama gerçekleştirilmiştir. Konuşma algısı, tercih edilen modelde dışsal değişken olarak belirlenmiştir çünkü dile özgü konuşma sesi kontrastları hakkında çok sayıda algısal bilgi, ilk kelimelerin ortaya çıkmasından önce bile bebekler tarafından edinilir. Bebeğin konuşmadaki ince fonetik ayrıntılara katılabilmesi, alıcı kelime bilgisinin büyümesinde rol oynar. Belirli bir sesbiriminin doğru bir şekilde ifade edilmesinin, o sesbiriminin kategorik algısı ile ilişkili olduğu gösterilmişken çocukların doğru bir ifade göstermeden doğru bir algıya sahip olmaları da mümkündür. Bu iki erken ortaya çıkan dil becerisinin gelişimsel bağımlılığının bir sonucu olarak, alıcı kelime dağarcığı ve artikülasyon ilk içsel değişkenler olarak belirlenmiştir ve konuşma algısı her iki alana da bağımsız olarak katkı sağlamıştır. Fonolojik farkındalık, 3 yaşından küçük çocuklarda ortaya çıktığı gösterildiği için, bir sonraki içsel değişken olarak seçilmiştir. Daha büyük çocuklarda fonem farkındalığı ile harf bilgisi arasında yakın bir karşılıklı ilişki olmasına rağmen, erken fonolojik farkındalık formları (örneğin,uyak farkındalığı) erken yaşta harf bilgisinden bağımsız olarak ortaya çıkıyor gibi görünmektedir. Bu nedenle, ortaya çıkan okuryazarlık bilgisi, bağımlı değişken ve nihai sonuç olarak konumlandırılmıştır. Kontrast bir modelin uyumu da Şekil 1’deki sağ panelde değerlendirilmiştir. Alternatif model aynı değişkenleri içerir, ancak artikülasyon doğruluğu dışsal değişken olacak şekilde düzenlenmiştir.
Görseli Düzenleyin
(Şekil 1)
Yöntem ve Katılımcılar
Bu çalışmaya 62 erkek 33 kız olmak üzere 95 çocuk alınmıştır. Çocukların konuşma algısı, alıcı kelime dağarcığı, fonolojik farkındalık becerileri, erken okuryazarlık becerileri ve artikülasyon becerileri çeşitli testler kullanılarak değerlendirilmiştir.
SONUÇ
Bu araştırmadan kaynaklanan klinik çıkarımlar, KSB'li çocukların konuşma algıları, alıcı kelime dağarcıkları, fonolojik farkındalık ve erken okuryazarlık becerilerinin değerlendirmelerini almaları gerektiğidir.
Tercih edilen model, KSB'li bu çocuklarda fonolojik farkındalık performansının birincil belirleyicilerinin konuşma algısı ve alıcı kelime dağarcığı olduğunu gösterir. Fonolojik farkındalık becerileri konuşma algısı ve alıcı kelime dağarcığı ile ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır. Konuşma algısının, fonolojik farkındalık becerileri üzerinde hem doğrudan hem de alıcı sözcük dağarcığının aracılık ettiği dolaylı bir etkisi olmuştur. Artikülasyon doğruluğunun fonolojik farkındalık üzerinde doğrudan bir etkisi olmamıştır. Bu sonuçlar KSB üzerine yapılan çeşitli araştırmaların sonuçlarıyla da tutarlıdır ve dil becerileri normal aralıkta olsa bile KSB'li çocukların fonolojik farkındalık açısından risk altında olduğuna dair önceki bulguları doğrulamaktadır.
Bazı araştırmacılar hem konuşma algısının hem de fonolojik farkındalık becerilerinin geliştirilmesinde artikülasyon jestlerinin rolüne ayrıcalık tanıyarak daha uygun bir modelin yerleştirilebileceğini öne sürüyorlar. Sesbirimleri ifade edememenin bir fonolojik farkındalık açığında nedensel bir rol oynadığı; bir modelin yetersizliği, hiyerarşik birçok regresyon analizi ile ayrıca belirtilir.
Yapılan yeni bir test sonucunda ise kümeler arasındaki küçük örtüşme, ortalama kelime dağarcığı ve konuşma algısı becerilerine sahip bazı çocukların beklenmedik bir şekilde fonolojik farkındalık test puanları elde ettiği gerçeğini yansıtır.
Bu çalışma, KSB'li çocukların fonolojik farkındalık becerilerinin geriliği için büyük risk altında olduğunu doğrulamaktadır. Derin bir deneyim kazanmak istiyorsak çocuğun gelişen algısal bilgisi ve çocuğa verilen çevresel girdi arasındaki etkileşimin doğumdan itibaren izlenmiş olduğu daha fazla araştırma yapılmasının gerekli olduğunun altı çizilmiştir. Dil ve okuryazarlık becerilerinin ortaya çıkmasında konuşma algısının rolünün anlaşılması ve bu araştırmada doğrudan gelen klinik çıkarımların KSB'li çocuklarda konuşma algıları, alıcı kelime dağarcığı, fonolojik farkındalığı ve ortaya çıkan okuryazarlık becerileri konusunda değerlendirmeler almaları gerektiğini belirtir. Fonolojik farkındalık becerilerinde gecikmeler olduğu düşünülüyorsa doğrudan dil ve konuşma terapistlerine başvurulması gerekir.
Kaynakça
Rvachew,S.,Grawburg,M.(2006).Correlates of Phonological Awareness in Preschoolers With Speech Sound Disorders.Journal of Speech, Language, and Hearing Research Vol. 49 74–87.
