KEKEMELİKTE ANALOJİLER
Anolojiler birbirine benzeyen iki şey ya da durum arasındaki benzerliğe vurgu yaparak kolayca anlaşılamayan bazı durumları daha anlaşılır kılabilir. Kekemeliği ve kekemelik terapisinin etkisini somutlaştırarak daha anlaşılır hale getirmeyi amaçlayan çeşitli analojiler bulunmaktadır. Bizler de bu yazımızda, kekemelik terapilerinde kullanılabilecek bir kaç tane analoji örneğini sizlerle paylaşmak istedik. Keyifli okumalar.
AKARSU RAFTINGİ ANOLOJİSİ
Rafting rehberleri ekiplerine uyarı yaparken, suya düştüklerinde akıntıya karşı gelmemelerini bunun yerine kendilerini akıntıya bırakmalarını söylerler. Çünkü akıntıya karşı geldiğimizde kazanmamız pek de mümkün değildir. Bu analojiye göre konuşma anı bir nehirde sala binmeye, kekemelik ise saldan düşmeye benzetilir. Kişi saldan düştüğünde kendini akıntıya bırakmak yerine akıntıya karşı gelmeyi seçerse maksimum efor sarf edeceğinden bir süre sonra yorulur. Bunun yerine kendini akıntıya bırakmayı seçerse bir süre sonra kendisini daha pürüzsüz sularda bulur. Böylece nehirde sala binmeye karşı daha az olumsuz duygu ve düşünceye sahip olacağından bir sonraki deneyimi için daha istekli olabilir. (1)
PARMAK TUZAĞI ANALOJİSİ
Bu analojide parmaklarınız parmak tuzağına sıkıştığında onları efor sarf ederek çıkaramayacağınızdan ne kadar sert çekerseniz o kadar sıkışacağından bahsedilir. Ne kadar çok kekelememeye çalışırsanız o kadar çok kekeleyeceğiniz söylenir. Kekemeliği daha önce hiç deneyimlememiş birine kekemeliği açıklamak için parmak tuzağının güçlü bir araç olduğu kabul edilebilir. (1)
PERİLİ EV ANALOJİSİ
Danışanlarımız bize ilk geldiklerinde, genellikle perili bir evde gezindikleri gibi konuşmalarda gezinirler fiziksel olarak gergin, tehdide hazır haldedirler. Peki, perili evde irkilme tepkinizi azaltmak için ne yapardınız? Belki oyuncularla tanışabilir, onları makyajsız ve kostümsüz görebilirdiniz. Ya da belki bir hafta boyunca her gün aynı perili evden geçer, korkular normal, sıkıcı hale gelene kadar kendinizi onlara maruz bırakırdınız. Biz de danışanlarımızla kekemelik anlarını daha az tepkisel hale getirmek için sistematik ve şefkatli duyarsızlaştırma uygulayarak benzer bir şey yapabiliriz. (1)
GREYFURT VE GİZLİ KEKEMELİK ANALOJİSİ
Bireyden, elinde bir greyfurt tutmanın nasıl bir his olduğunu düşünmesi - ağırlığını ve boyutunu hayal etmesi istenir. Daha sonra greyfurdu bütün gün elinde tutmanın ve yanında taşımanın nasıl bir şey olduğunu düşünmesi istenir. Greyfurtun etrafta olmasına alıştıktan sonra, bireye bir dizi ek talimat verilir. Greyfurdu kimsenin görmesine izin vermeden tutmaya devam etmesi ve meyvenin saklanabilmesi için herkesin odada nerede olduğunun farkına varması gerekir ve greyfurdu gizlemek için vücudunu birçok yönden hareket ettirmesi ve bükmesi gerekir. Bu analoji kekelemeyen diğer kişilerin kekemeliğini saklamaya çalışan bir kişinin neler yaşayabileceğini anlamalarına yardımcı olabilir. Gizli kekemelik davranışlarına aktif olarak katılan bir bireyle konuşmayla ilgili olmayan bir nesnenin kullanılması, bireyin seçimlerine daha az duygusal olarak yüklü bir bakış açısından bakmasına izin verdiği için yardımcı olabilir. (2)
KOVA ANOLOJİSİ
Kova Analojisi, tek bir faktörün tipik olarak bir çocuğun kekemeliğe "neden" olmadığını göstermeye hizmet eder. Bunun yerine, genetik, çevresel ve kişilik faktörlerinin hepsi bir rol oynar. Kovadaki risk faktörleri üç kategoriye ayrılır: Çocuk faktörleri (ailede kekemelik öyküsü, eşlik eden konuşma ve dil bozuklukları, mükemmeliyetçi eğilimler ve yüksek derecede duyarlılık), Kişilerarası stres faktörleri (büyük yaşam değişiklikleri ve travmatik olaylar, evlilik ve kardeş çatışmaları, gerçekçi olmayan talepler ve hızlı tempolu, öngörülemeyen yaşam tarzları) İletişimsel stres faktörleri (akıcı konuşmaya olumsuz tepki, zorlu sorular, sık kesintiler, konuşma süresi için rekabet ve hızlı konuşma).
Kovadaki faktörlerin her biri bir "düşüşü" temsil eder. Bir çocuk ne kadar çok "damla" alırsa, kovanın taşması ve kekemelik gözlemlenmesi o kadar olasıdır. Bu, ebeveynlere bilgi sunmanın basit bir yolu gibi görünse de, ebeveynlerin tüm bilgilere sahip olmasını sağlamak için birçok uyarının açıklanması gerekir.
İlk olarak, bir çocuğun "kovasının" boyutu genellikle içsel motor ve dil becerileriyle ilişkilidir. Bu alanlarda üstün olan çocukların "kovaları" daha büyük olabilir ve kekemeliğin ortaya çıkması için daha fazla faktöre ihtiyaç duyulabilir. Daha kırılgan dil ve konuşma sistemlerine sahip çocukların "kovası" muhtemelen çok daha küçüktür ve bu nedenle kekemelikle sonuçlanmak için daha az risk faktörüne ihtiyaç duyulabilir.
İkincisi, kovada açıklanan risk faktörlerinin çoğu kekemeliğe neden olmaz. Örneğin, birçok çocuk yüksek derecede duyarlılığa sahiptir ve ideal olmayan iletişim ortamlarında yaşarlar, ancak yine de kekelemezler. Kovadaki faktörlerin birçoğu kekemeliğe neden olmamakla birlikte, az ya da çok yoğun olmasına katkıda bulunabilir. Yararlı bir benzetme, kekemelik gibi güçlü genetik yatkınlıklara sahip olduğu gösterilen Tip 1 diyabet ile olabilir. Sık sık çubuk şeker ve kurabiye yemek, bir çocukta Tip 1 diyabet "nedeni" olmamakla birlikte, zaten şeker hastasıysanız genellikle tüketmek iyi bir diyet değildir.
Son olarak, ebeveynlerin hangi faktörleri değiştirebileceklerini ve hangi faktörlerin kontrolleri dışında olduğunu görmelerine yardımcı olmak önemlidir. Örneğin, genetik ve kişilik, değiştirilmesi çok daha zor veya imkansız olma eğilimindeyken, iletişim ortamı ve kişilerarası stresörler genellikle değişime daha açıktır.
Kova Analojisinin hem kekeleyen çocukların ebeveynleri ile ilk danışmada hem de çocukların normal akıcısızlık ile hafif kekemelik arasındaki olduğu durumlarda etkili olduğu görülmüş. Bu analoji, pek çok farklı faktör olası bir rol oynadığından, ebeveynlerin akıcılıktaki değişikliklerin neden bu kadar değişken olabileceğini anlamalarına yardımcı olabilir. (3)
NAVY SEAL ANOLOJİSİ
Bu anolojide kekemelik terapilerindeki duyarsızlaştırma çalışmaları Navy SEAL (ABD donanmasının özel kuvvetleri) ekip üyelerinin eğitimleri sırasındaki duyarsızlaşma ve sertleşme süreçlerine benzetilir. Bu anolojiye göre kekemelik anları “ korkunç köpek balıklarına” benzetilebilir. Çünkü danışan, klinisyenin liderliğini takip ederek köpekbalıkları asarında yüzmenin mümkün olduğunu görür. Klinisyen ile birlikte istemli kekemelik yaparak, bir pasajda veya kısa bir konuşmada “yüzer” ve çeşitli kekemelik biçimleri ekler. Zamanla köpekbalıkları içerisinde yüzerek de hayatta kalabileceğini fark eder ve duyarsızlaşmanın etkisi ile bu sürecin keyif veren bir süreç olduğunu uzun zaman sonra fark etmiş olur. (4)
KAYNAKÇA
- Miller M. (2021) 5 Şubat 2023 tarihinde https://www.stutteringtreatment.org/blog/stuttering-metaphors adresinden erişildi
- Pelczarski K. (2008) 5 Şubat 2023 tarihinde https://stuttertalk.com/stuttering-analogies-318/ adresinden erişildi
- Yaruss,J.S., Coleman, C., Hammer, D. (2006) 5 Şubat 2023 tarihinde https://stuttertalk.com/stuttering-analogies-318/ adresinden erişildi
- Manning W. (1999) 5 Şubat2023 tarihinde https://stuttertalk.com/stuttering-analogies-318/ adresinden erişildi
