DİLİN PRAGMATİK BİLEŞENİ - ALANYAZIN VE ÖNERİLER
Dil ve konuşma gelişiminde gecikme ve güçlükler yaşayan çocuklara oyun bağlamında müdahale, onların pragmatik dil becerilerinin geliştirilmesinde önemlidir.
İletişim, yeni doğmuş bir bebekken bile günlük yaşamın hayati bir bileşenidir! Pragmatik dil veya “sosyal iletişim”, konuşma ve dili sosyal amaçlarla kullanmak anlamına gelir. Pragmatik dil önemlidir, çünkü bu dil çocukların düşüncelerini, duygularını ve ihtiyaçlarını hem sözlü hem de sözlü olmayan yollarla iletmesine yardımcı olur. Pragmatikte yer alan alanlardan bazıları konuşma alışverişi, sıra alma, etkileşimler sırasında göz teması, soru sorma ve yanıt bekleme, konuşma konusundan ayrılma ve duruma uygun dil kullanmadır. Sözsüz sosyal dil örnekleri arasında yüz ifadeleri, jestler ve beden dili ve etkileşimler sırasında uygun kişisel alan yer alır. Pragmatiği biraz daha detaylı ele alalım.
Kelimelerin kullanılma biçimleri ile kullanıldıkları durum ve bağlamla ilişkisini anlamlandıran ve sistematik olarak anlamı inceleyen kavramların bütünü pragmatik olarak belirtilmektedir. Pragmatik beceriler sözel veya sözel olmayan beceriler olabilmektedir. Sözel olmayan pragmatik beceriler; göz teması, vücut pozisyonunun uygun kullanımı, istenilen nesneye bakma, ses şiddeti, yüz ifadeleri, selamlara cevap verme dikkati sürdürebilme becerileridir. Sözel olan pragmatik beceriler ise konuşma melodisi, duyguları yansıtabilecek ses tonu, bağlama uygun konuyu sürdürebilme becerileridir.
Dil kullanımında, karşılıklı iletişimde sıra alma duruma ve ortama göre uyarlamalar yapma, iletişimi başlatma ve devam ettirme süreçleri ile çıkarım yapma, mecazi kullanımları anlamlandırma ve uygun tepkiler verme gibi dilin sırayla devamını içeren becerilerin tamamı pragmatik dil becerileri olarak alanyazında yer almaktadır (Adams, 2015; Norbury, 2013; Russell, 2007). Pragmatik dil bozukluğunun özel gereksinim durumuna eşlik ettiği görülmektedir. Ayrıca pragmatik dil bozukluğuna eşlik eden beceriler ile ilgili de planlama önemli olmaktadır. Pragmatik ile ilişkili beceriler ise şunlardır:
Zihin Kuramı becerisi: Zihin kuramı (zK) bireyin kendisinin ve başkalarının istek, düşünce, niyet, duygu gibi zihni anlamlandırma süreci ile “zihinsel yetenek” (Taylor, 1996), “sağduyu psikolojisi" (Forguson&Gopnik, 1988), "inanç-istek psikolojisi" (Wellman, 1990) ve “zihin okuma" (Whiten, 1991) kavramları ile tanımlanmaktadır (Janes, 2002; Karakaşoğlu & Özdemir, 2020)İnanç, arzu ve niyetler gibi zihinsel durumları başkalarına atfetme yeteneğimize atıfta bulunmak için kullanılan bir terim olan Zihin Kuramı (zK); zorlukları genellikle otizmde pragmatik bozukluğun altında yatan temel bir güçlük alanı olarak görmektedir. Kendisine ve başkalarına dair atıfta bulunmayı ve zihinsel temsiller oluşturmayı içeren Zihin Kuramı becerisi, bir gelişim sürecinden geçmektedir (Baron-Cohen, 2000). Gelişim süreci olan Zihin Kuramı; ortak dikkat, göz takibi, başkalarının niyetlerini takip etme ile iki-üç yaşına kadar tamamlanırken ihtiyaç ve istekleri anlama üç-dört yaş arasında belirgin bir sıra izlemektedir. Dört yaşından sonra amaçlı davranışlar gerçekleştiren çocuklar, başkalarının da farklı inanç ve görüşleri olduğunu fark etmektedirler (Hoogewys, Geert, Loth& Groningen, 1998). Bilişsel beceriler ve dil becerileri ile devam eden bu süreç, Zihin Kuramı ile diğer ilişkili olduğu becerileri beraberinde getirmektedir. Geniş bir yelpazesi olan Zihin Kuramı’nın gelişiminde ve desteklenmesinde dil ile bilişsel becerileri barındırdığı savunulabilir. Astington ve Baird’e (2005) göre dil ile biliş çok yönlü karmaşık bir bütündür. Araştırmalar, dört ve beş yaş ile devam eden bu süreç ile çocukların durum ve durumlar ile ilgili yanlış kanıları oluşmaya başladığını vurgulamaktadır. Alanyazındaki araştırmalar, çocukların ilk yanlış kanılarını, “beklenmeyen içerik” (unexpectedcontent)”, “görünüm gerçeklik (apparancerealty)”, “beklenmeyen yer değiştirme (locationchange)” birinci yanlış kanı atfı görevleri olarak belirtmektedir (Bjid-Hoogews ve Van Geert’den aktaran Erdem ve Ege, 2011). Alanyazında en yaygın kullanılan Sall- Ann testinde yanlış inanç sorusu olan bilyeyi nerede arayacağına dair test sorusu; bireyin kendisinin ve başkalarının görüşlerinin, duygu ve düşüncelerinin farklı olduğunu idrak ettiğini ve bilinen bir gerçeği diğerlerinin başka gerçekler veya yanlışlar olarak bilebileceğinin yetisinin gelişmeye başladığını göstemektedir. Sally-Ann testi ile otizmli bireylerin yanlış inanç becerilerini değerlendiren Baron-Cohen, Leslie ve Frith (1986), otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde zK becerilerinde yetersizlik ve sınırlılığa dikkat çekmiştir (Karakaşoğlu & Özdemir, 2020).
Sosyal biliş ve sosyal algılamadaki güçlükler:Sosyal ilişkilerde yaşanan güçlükler ile kurallar, rol ve sosyal ortam bağlamını anlama yeteneğinde sınırlılık getirebilmektedir. Sözel olmayan ve sözel ipuçlarını algılamadaki güçlükler bireyin günlük yaşantıdaki sosyal ilişki bağlamlarında zorlanmasına neden olabilmektedir. Öte yandan eşlik eden ima, ironi, gaf, metafor anlama becerisindeki güçlüklerin ortaya çıktığı görülmektedir. Dilin pragmatik kullanımı ile birlikte sözcüklerin farklı ve yan anlamlarını yorumlamadaki güçlükleri sosyal ilişkiler veya okuduğu izlediği olay örgüsünü yorumlamasında da zorluk olarak ortaya çıkabilecektir. Bunların yanı sıra dil yapısındaki çeşitli anlamlarıyla atasözü ve deyimlerdeki farklı anlamları yorumlama ve kullanma yeteneğinde de güçlük olabilmektedir.
Yürütücü işlevler:Yürütücü işlevlerin pragmatik yeterliliğin merkezinde yer aldığı yazılmış ve planlama, kontrol, engelleme, izleme, soyutlama, problem çözme ve yüksek bilişsel işlev terimlerinin yürütücü işlev ile doğrudan ilişkili olduğu vurgulanmıştır. Yürütücü işlev bozukluğu, otizmde birincil bilişsel eksiklik olarak Zihin Kuramına alternatif olarak önerilmiş ancak daha yaygın olarak travmatik beyin hasarının, demansın, şizofreninin ve dikkat ile odaklanma güçlükleri olan bireylerin pragmatik bozukluklarla daha ilişkili olduğuna değinilmiştir. Örneğin, DEHB'deki dikkat ve odaklanma güçlükleri, hiperaktivite ve dürtüsellik, aşırı değişkenlik, sıra alma ve sohbeti sürdürme ile ilgili sorunlar ve dinleyicinin ihtiyaçlarına ve özel bağlamlara uygun olmayan şekilde uyarlanmış dili kullanma gibi pragmatik olarak yıkıcı davranışlarla ilişkilendirilmiştir.
Bellekle pragmatik becerisi ilişkisi: Bellekle pragmatik becerisi ilişkisi, pragmatik becerilerde önemli rol oynar ve doğrudan yürütücü işlevlerle ilişkilidir. Araştırmacılar; bir kişinin kısa süreli bellekte tutabildiği dilsel materyal miktarındaki kısıtlamaların, hem üretimde hem de anlamada cümle işlemeyi bozabildiğini ve bunun da daha sonra konuşma etkileşimini bozabileceğini dile getirmişlerdir. Yine araştırmacıların belirttiğine göre; alzheimer hastalığı olan bireyler tarafından açık bir referansı olmayan zamirlerin aşırı kullanımı, doğrudan anlamsal bir sapmaya atfedilebilir olmasından öte işleyen bellek problemleriyle ilişkilidir. Başka bir araştırmada, son zamanlarda hatırlayamama sorunu yaşayan ciddi bir amnezi vakasını; konuşmacının birkaç dakika önce tartışılan konulara tekrar tekrar dönmesi ve pragmatik beceri bozukluğu ile ilişkilendirerek açıklamıştır.
Duygu ve duygulanım:Duygu ve duygulanım, pragmatik bozuklukla bağlantılı bir başka zihinsel işlemdir. Konuyla ilgili en sık anlatılan durum, şizofrenilerde olduğu gibi otizmli bireylerde de başkalarının duygularını doğru bir şekilde okuyamamaktır. Pragmatik bozukluğa sahip bireylerde duygusal açıdan dikkat çekici bilgiye ulaşmanın zor olduğu görülmüştür. Özellikle konuşma, gerçek anlamı ile çeliştiğinde; örneğin mizah, alay ve şakaların anlaşılmasında iletişimsel niyet okumakta oldukça zorluk çekerler. Duygu ifadeleriyle ilgili benzer zorluklar çeken hastalıklarda; örneğin bipolar bozukluğu olan bireyler, uygunsuz duyguları engelleyemez ve depresyondan muzdarip bazı kişiler, Parkinson hastaları, şizofreniler pragmatik sorunlar yaşarlar.
Sentaktik ve morfolojik sorunlar: Bu sorunlar, pragmatik beceriyi sınırlamaktadır. Sentaktik ve morfolojik dil becerisi pragmatik beceri ile ilişkili olmaktadır.
Semantik-pragmatik bozukluk: Semantikte özellikle sözcük seçimi ile ilgili sorunlar, pragmatik bozukluğun bir parçası olarak görülür. Semantik-pragmatik bozukluk, otizm spektrum bozukluğundan etkilenmiş olan bireylerde bir dizi iletişim sorununu dile getirmek için kullanılmıştır.
Fonolojinin pragmatik olarak ilişkisi: Fonolojinin pragmatik olarak ilişkisine baktığımızda, diğer dilsel alanlarında olduğu gibi, fonolojik ayrımların üretilmesi veya algılanmasıyla ilgili sorunlar, pragmatik bozukluğa eşlik eder. En bağlantılı kısmı ise prozodi ile ilgili problemlerdir. Özellikle otizm spektrum bozukluğunda dil ve iletişim esnasında monoton veya abartılı tonlama ile atipik aksan görülebilir.
Pragmatik Gelişim ve Oyun
Dil ve konuşma gelişiminde gecikme ve güçlükler yaşayan çocuklara oyun bağlamında müdahale, onların pragmatik dil becerilerinin geliştirilmesinde önemlidir. Burada amaç; rol yapmak, oyunu organize etmek, problem çözmek ve etkileşimleri keşfetmek için dili kullanmaya teşvik etmektir. Literatüre bakıldığında; oyun, çeşitli yetersizlikleri olan çocukların sosyal etkileşimini kolaylaştırmak için eğitimli akranlarıyla etkileşimlerinden yararlanmalarını sağlamaktadır.
Pragmatik ve Korteksler
Beynin prefrontal korteksi bilişsel kontrol, bilgi kaynağı için hafıza, metamemory yargı ve yeniliğin işlenmesi; orbitofrontal korteks, duygusal ve sosyal kontrol; sağ frontal lob, başkalarının ve kişinin kendi zihinsel durumlarının farkında olması ve epizodik hafızanın geri alınması; sol frontal lob, hafıza kodlaması ve ventromedialfrontal lob da sosyal muhakeme ve empati alanlarıyla ilişkilidir.
Bu bilgiler büyük ölçüde lezyon çalışmalarından elde edilmesine rağmen, yürütülen araştırmaların çoğu, lezyon bölgesinin aşırı hassas olma eğiliminden dolayı nörolojik özellikler konusunda hala çok karanlık durumdadır. Pragmatik bozukluk, yaygın olarak bilişle ilgili temel sorunlara, yani düşünme ve çıkarımsal akıl yürütme kapasitesine bağlanmıştır. Pragmatik becerileri kapsayan ve var olan bilgilerden sonuçların çıkarılması olarak adlandırılan çıkarımsal akıl yürütme, bilişsel işlevlerin en önemli sürecini göstermektedir.
Pragmatik bozukluk; çok az veya çok fazla söylemin olması, belirli cümlelerin aşırı kullanılması, konuşmayı başlatamama, aşırı gerçeklik, tekrarlama, çıkarımla ilgili sorunlar, konu sürdürme becerisinde yetersizlik, sözcüksel erişim zorluğu, mizah sorunu, kurgusal dil, tonlama, yüz ifadesinin farklı kullanımı, ortak dikkat kuramama, anlaşılabilirlik problemleri, olay sıralaması yapamama, nezaket sorunları vb. sorunları kapsamaktadır. Atasözleri ve deyimleri anlama, söyleneni yorumlama, duygularını yansıtabilme, dikkati sürdürme gibi beceriler ile ilgili etkinlikler pragmatik beceriyi destekler.
Kullanım Bozuklukları (Pragmatik Bozukluklar)
Kullanım bozuklukları, dili sosyal gereklere ve amaca uygun olarak kullanamama, söylemin temel kurallarına uymakta zorlanma olarak ortaya çıkar. Bu tip bozukluğu olan çocuklarda sosyal beceriler ve anlatım becerileri de zayıf olabilir. Dilin diğer bileşenlerindeki yetersizlikler, kullanım bozukluklarına yol açabilir.
Dilin yapısal birimlerini, yani seslerini, takılarını ve sözcük dizilimlerini doğru kullanamayan çocukların, dilin uygun sosyal kullanımında, yani pragmatik alanda bozukluk sergilemeleri de bazen kaçınılmaz olmaktadır. Kullanım bozukluğu olan çocuklar, neyi, kime, nerede, ne şekilde söyleyeceklerini ifade etmede güçlük yaşadıklarından dolayı sosyal olarak uygun olmayan davranışlar sergiliyor, davranıyor gibi görünebilirler. Ayrıca bu çocuklar söylem kurallarını öğrenmek, yani konuşmaları, sohbetleri başlatmak, sıra almak, sürdürmek, sonlandırmak gibi becerilerde de yetersizlik gösterebilirler.
Otizm spektrum bozukluğu tanısı alan bireyler, pragmatik açıdan dili kullanmada belirgin güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Bu bağlamda sosyal uyumları sınırlı olabilmekle birlikte temel iletişim kurallarını kullanamayabilirler. Pragmatik ve anlamsal yapıdaki güçlükler, bireyin dil kullanımı sırasında ekolali ve zarf kullanımlarındaki farklılıklara da yol açabilmektedir. Örneğin kendi istek veya ihtiyaçlarını ifade etmek için “Su istiyor musun?” ifadesini kullanabilirler. Veya karşısındakinin bakış açısını almada yaşanan güçlükler nedeniyle benim ve senin kavramlarını dil ve iletişimde karıştırabilir, ifade etmekte zorlanabilir ve yorumlamakta güçlük çekebilirler. Bu bağlamda sınıf ve okullarda yapılabilecek uyarlamalar sayesinde dil ve iletişimdeki anlamlı farklılıkların en aza indirilmesi sağlanabilecektir.
Öğretmenlere Öneriler
Öğrenciler ile konuşurken dil kullanımının çocuğun dil düzeyine göre ayarlanması önemlidir. Örneğin birey, üç kelimeli basit cümleler kuruyor ise altı-yedi kelime içeren karmaşık cümleler kurması tercih edilmemelidir. Yönergelerin kullanımı sırasında kullanılan dil basit, anlaşılır olmalı, ima ve mecaz kullanımlar yerine, sade ve anlaşılır ifadeler tercih edilmelidir.
Dersteki aktarılanlar, materyaller ile (resimler, nesneler, şemalar vb.) görselleştirilmelidir. Çocukların anlayabilmesi için somuttan soyuta doğru bir yol izlemelidir. Çocuklar konuşurken, onların söylediklerinin biçimine değil içeriğine önem verilmelidir.
Otizm spektrum bozukluğunda; diğer yetersizlik gruplarında olduğu gibi dil değerlendirmeleri yapılmakla birlikte, bu grubun temel gereksinimi, iletişimsel amaçların varlığının farkına varmaları, dilin bu amaçlar için kullanılacağını öğrenmeleridir.
Sınıf içinde sosyal becerilerin artırılmasına dair akran öğretimi çalışmaları önemli olmaktadır.
Sınıf kurallarının (sessiz olurum, parmak kaldırarak konuşurum vb.) öğretilmesi, iletişim kurmanın niteliği açısından önemlidir. Uygun davranışların pekiştirilmesi ve dönüştürülebilir sembol sistemleriyle ödüllendirilmesi önemlidir.
Hedeflenen iletişimsel amaçlar sözel dil olduğu kadar, çocuğun dağarcığında olan jest ve mimikler veya işaret dili gibi daha ilkel iletişim araçlarından herhangi birisi ile başlayarak da öğretilebilir.
Otizm spektrum bozukluğu olan çocukların dil ve iletişim becerilerini geliştirmede yapılandırılmış ortamlarda, çocuğun iletişim davranışlarının desteklenmesi sağlanabilir.
Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda; özellikle konuşma becerisinde sınırlılık yaşayan bireylerde, alternatif destekli iletişim kapsamı altında resimler kullanarak iletişimin başlatılması ve sürdürülmesi yönünde teknoloji destekli veya resimli araçlar kullanılabilmektedir. Bu sistem ve araçlar, çeşitli iletişim amaçlı resimler içeren iletişim tahtaları veya geliştirilmiş resimli programlar biçiminde olmaktadır. Bondy ve Frost (1980) tarafından geliştirilen PECS (Picture Exchange CommunicationSystem) uygulamalı davranış analizine dayalı bir alternatif iletişim sistemidir. Benzer olarak resimli araçların sınıf ortamlarında iletişim aracı olarak kullanılması sağlanabilir.
Dil ve konuşma gelişimini destekleyici olarak uyarlama etkinlikleri yapılabilir. Ders ve etkinlikler sırasında işleyiş kurallarının yer aldığı görseller, görsel ipuçları ve sıralama kartlarının kullanımı önerilebilir.
Gaf, ironi, ima, metafor anlama, deyim, atasözü, mecaz kullanımı gibi ifade kalıplarının kullanımında daha basit ve anlaşılır ifadeler ile iletişim sağlanması önerilebilir. Bireyin gelişimsel özelliklerine uygun olarak dil kullanımı ile anlamlı iletişim sağlanmış olacaktır.
Duygular ve olağan durum ile ilgili tepkilere yönelik yüz ifadelerinin belirgin kullanımı, karşılıklı iletişimin anlamlı şekilde ilerlemesini kolaylaştırabilir. Duyguların tanımlanması, nedenleri ile yorumlanması bağlamında uyarlamalar yapılabilir. Durum-düşünce-duygu-davranış ilişkisi ile birlikte görseller ve animasyonlardan faydalanılması önerilebilir.
KAYNAKÇA
Jegede, O. O., &Osoba, E. O. (2019). The Pragmatics of Proverbs in Ola Rotimi'sKurunmi. Bulletin of Advanced English Studies, 3(2), 92-100
Osman, D. M., Shohdi, S., & Aziz, A. A. (2011). Pragmaticdifficulties in childrenwithSpecific Language Impairment. International Journal of PediatricOtorhinolaryngology, 75(2), 171-176
Jegede, O. O., &Osoba, E. O. (2019). The Pragmatics of Proverbs in Ola Rotimi'sKurunmi. Bulletin of Advanced English Studies, 3(2), 92-100
Damico, J. S., Müller, N., &Ball, M. J. (Eds.). (2010). The handbook of languageandspeechdisorders (pp 228-244 ). West Sussex: Wiley-Blackwell
Pınar, E. G. E. (2006). Farklı engel gruplarının iletişim özellikleri ve öğretmenlere öneriler. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 7(02), 1-28.
