Çocuklarda Beslenme Sorunlarına Yönelik Multidisipliner Bakış Açısı

Beslenme bozukluğu olan çocuklar sıklıkla uzmanlara başvurur. Bu beslenme bozukluklarının nedenleri genellikle tıbbi, gelişimsel ve davranışsal faktörlerin bir karışımıdır. Beslenme sorunlarının değerlendirilmesi ve tedavisi tipik olarak doktorların, dil ve konuşma terapistlerinin, ergoterapistlerin, diyetisyenlerin ve psikologların uzmanlığını gerektirir. Özetlediğimiz bu makale, beslenme bozukluklarının değerlendirilmesi ve tedavisi için multidisipliner, biyo-davranışçı bir yaklaşımı savunmaktadır. Özetimizde beslenme problemlerinin yaygınlığına ve nedenlerine, beslenme bozukluklarında dil konuşma terapistlerinin rolüne ve davranışçı tedavi stratejilerine değindik.

Beslenme sorunları, yaşa uygun beslenme alışkanlıklarının edinilmesini engelleyen birçok nedeni olan heterojen bir rahatsızlık grubudur. Beslenme sorunları, gıda reddi, yıkıcı yemek zamanı davranışı , katı gıda tercihleri, yetersiz büyüme ve çocuğun gelişimsel yetenekleriyle orantılı olarak kendi kendine beslenme becerilerine hakim olamamayı içerebilir ancak bunlarla sınırlı değildir. Beslenme sorunlarının yaygınlık tahminleri endişe verici derecede yüksektir; genel popülasyonda çocukların % 25-45 'inde, gelişimsel engelli çocukların yaklaşık üçte birinde ve şiddetli veya derin mental retardasyonu olan çocukların % 80 'inde beslenme problemleri görüldüğü tahmin edilmektedir. Genellikle, küçük çocuklarda büyük çocuklara göre daha fazla beslenme sorunu vardır.

Beslenme bozukluklarının yaklaşık yarısı ile üçte ikisi; davranışsal, fizyolojik ve gelişimsel faktörleri içeren karışık nedenlerle ortaya çıkar. Sorunlar, ebeveyn - çocuk etkileşim sorunları, ebeveyn yeterliliği (örneğin, çocuk beslenmesinin yanlış anlaşılması, ebeveyn ruh sağlığı sorunları), gıda kıtlığı veya yoksulluk gibi çocuktan bağımsız sosyal faktörlerden kaynaklanabilir. Beslenme sorunlarının heterojenliği, klinisyenlerin bireyselleştirilmiş bir tedavi yaklaşımı tasarlarken tıbbi geçmiş, gelişim öyküsü, aile dinamikleri ve bakıcının imkanları da dahil olmak üzere çok çeşitli faktörleri dikkate almalarını gerektirir. Genellikle tedavi tıp, psikoloji, dil ve konuşma terapisi, beslenme ve diğer uzmanlık alanlarından çeşitli sağlık uzmanları tarafından sağlanır. Yine de, çok az sayıda tıbbi merkez multidisipliner tedavi imkanı olan klinikler sunduğundan bu durum sıklıkla tedavinin koordinasyonunda zorluklarla sonuçlanır.

Değerlendirme ve Tedavide Dil Konuşma Terapistinin (DKT) Rolü;

Tipik olarak değerlendirme, fiziksel bir muayene ve enstrümantal bir muayene (örneğin, video floroskopi) içerir. Dil ve konuşma terapisti bir çocuğun yeterli besin ve hidrasyonu korurken, eğer oral beslenme çocuk için uygunsa ağızdan yemesi için en güvenli ve en verimli yiyecekleri belirlemelidir. Çocuğun yemek yeme süresinin normale kıyasla uzun olması, diyetin gecikmeli ilerlemesi, yetersiz emme ve/veya yetersiz çiğneme, çocuğun beslenme yeteneğini etkileyen zayıf tükürük yönetimi, gıdalarla öğürme ve/veya kusma, yemek yerken artan nefes alma, beslenme sonrası anormal ses kalitesi, zor veya çoklu yutkunma, sık solunum hastalığı veya açıklanamayan yetersiz büyüme gibi durumlar varsa oral motor değerlendirme gerekebilir. Değerlendirmenin hedefleri arasında, çocuğun hangi dokuları ve hacimleri güvenli bir şekilde alabileceğini, çocuğun belirli bir miktarda yiyecek alması için ne kadar yemek süresinin uygun olduğunu ve ağızdan beslenmeyi kolaylaştıracak herhangi bir alet, sıvı kapları veya pozisyonlama değişikliği olup olmadığını belirlemek gibi hususlar yer alabilir. Ayrıca DKT’ler oral motor becerilerin geliştirilmesini kolaylaştırmak için tedavide aktif rol alabilir. Müdahaleler genellikle çiğneme ve yutma koordinasyonunu iyileştirmek, oral kas yapısını güçlendirmek ve çeşitli tatlara, dokulara ve yiyeceklerin sıcaklıklarına oral toleransı iyileştirmek için terapileri içerir.

DAVRANIŞSAL TEDAVİ 

Bir çocuğun tıbbi durumu, oral motor durumu ve beslenme durumu stabilize olsa bile, beslenme zorlukları sıklıkla devam eder. Her ne kadar devam eden davranışsal problemlerin nedeni büyük ölçüde değişse de, tedavi yaklaşımı tipik olarak davranış terapisinden oluşur. Beslenme bozukluklarının tedavisinde davranışsal yaklaşımların kullanımını önemli kanıtlar desteklemektedir. Davranışsal tedavi hedefleri genellikle;

  1. öğünlerde davranışsal sorunları azaltmak, 
  2. öğünlerde ebeveyn stresini azaltmak, 
  3. öğünlerde ebeveyn - çocuk etkileşimlerini artırmak, 
  4. oral alımı veya oral gıdaların çeşitliliğini artırmak, 
  5. farklı kıvamlarda besinleri tüketebilmek (örneğin, püre ve pürüzsüz gıdalardan çiğnenebilir katılara geçmek) ve 
  6. yemeklerin yapısını ve rutinini artırmaktır. 

Çocuğun tıbbi olarak stabil olduğunu varsayarsak, basit bir davranışsal müdahale etkili olmalıdır. Özellikle, aile yeni yiyecekler sunarken ağlama davranışını sürekli olarak görmezden geliyorsa ve yeni yiyecekler deneme davranışını övüyorsa, ağlama sıklığı ve yoğunluğu azaltılmalı ve yeni yiyeceklerin kabulü artırılmalıdır. Ebeveynler genellikle müdahaleleri multidisipliner ekipten öğrenir ve nihayetinde bu müdahaleleri uygularlar. Başarılı bir tedavi sonucunun olasılığını artırmak için, ebeveynlerin davranış tekniklerinin temel teorisi ve uygulamaları hakkında eğitilmesi gerekir. Ebeveyn eğitimi genellikle;

  1. Kullanılacak müdahale tekniklerinin açıklamaları, 
  2. simüle edilmiş bir yemek sırasında terapistin müdahale tekniklerini modellemesini, 
  3. doğrudan odada çocukla veya uzaktan koçluk yoluyla (örneğin, tek yönlü bir aynanın arkasında)- ebeveyn becerilerini geliştirmeyi ve 
  4. çocuğun doğal ortamda yemek yerken kaydedilmiş beslenme videosunun incelenmesini içerir.

Sonuç olarak  beslenme sorunları yaygındır ve beslenme bozukluklarının yaygınlığının artması beklenmektedir. Çocuklarda beslenme bozukluklarının multidisipliner tedavisi, bu bozuklukların tedavisi için en kapsamlı,güvenli ve etkili bakımı sunar.

 

Kaynakça: Silverman,AH.(2010).Interdisciplinary Care for Feeding Problems in Children. Nutrition in Clinical Practice / Vol. 25, No. 2.