Afazi ve Konuşma Apraksisi Olan Bir Kişide Prompt Terapisinin Motor İşlevi Üzerine Etkileri

Broca afazisi ile ilişkili olan ifade eksikliğinin doğası tarihsel olarak tartışılmıştır. Özellikle, bu afazili bireylerle ilişkili konuşma motoru kontrol bozukluklarının varlığı ve işlevsel etkisi tartışmanın odak noktası olmuştur. Son on yılda sınıflandırma türünden bağımsız olarak afazili çoğu bireyin motor konuşma kontrolünde bazı anormalliklere sahip olduğu giderek daha açık hale gelmiştir. Akıcı afazide, motor kontrol bozuklukları genellikle hemen göze çarpmayan  ve belirti göstermeyen durumdadır.

Özellikle Broca afazisi olan bireylerde, genellikle motor konuşma bozukluğu gözlenir ve kısmen, azalmış artikülasyon, konuşma hızında yavaşlama , anormal prozodik kalıplar, dahil olmak üzere konuşma hataları gibi algısal özelliklerle karakterize edilmiştir. Bu nedenle, motor düzey eksikliklerin varlığı veya  yokluğu, genel olarak afazik sendromların ve özel olarak da akıcı olmayan afazinin tanımının temel ve ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.

Broca afazisi olan bireylerin %80 veya daha fazlasının konuşma apraksisine sahip olduğu tahmin edilmiştir. Afazili bireylerin, özellikle Broca afazili bireylerin sözel anlatım güçlüklerinin hem motor hem de dilsel bir temelini varsayarsak,, sözel ifadeyi geliştirmek için yalnızca dilsel formülasyonu geliştirmeye odaklanmak danışanın sözel üretim becerilerini geliştirmesi için yeterli desteği veya fırsatı sağlamayabilir.

Afazili bireylerle terapi yaparken sözel ifade üretimini en iyi şekilde kolaylaştırmak adına dil formülasyonu stratejileri entegre edilmelidir. Dokunsal ve kinestetik destek veya melodik, ritmik yöntemler kullanılabileceği düşünülmüştür.

PROMPT’un dokunsal-kinestetik temelli bir terapi yöntemi olduğu bildirilmiştir. Bu yöntem ilk olarak gelişimsel motor konuşma bozukluğu olan çocukların terapisi için Chumpelik (1984) tarafından geliştirilmiştir ve daha sonra değiştirilmiş, motor konuşma bozukluğu olan yetişkinlerde etkili bir şekilde kullanılmıştır. Hareket yörüngeleri ve sekansları için ağız-yüz kinestetik ve dokunma farkındalığını artırarak danışana konuşma hareketlerinin zamansal ve uzamsal yönleri boyunca rehberlik etmeyi hedefler. Dokunsal ve kinestetik ipuçları doğası gereği dinamiktir ve artikülasyon temasının yeri, mandibular açıklığın kapsamı, labial yuvarlama ve retraksiyonun varlığı ve kapsamı, seslendirme, kas gerilimi, segmentlerin zamanlaması, artikülasyon tarzı ile ilgili duyusal girdi sağlamak için tasarlanmıştır. PROMPT, konuşma bölümlerini fonem, sözcük veya tümce düzeyinde işaret etmek veya  yönlendirmek için kullanılabileceği düşünülmektedir.

Araştırmacılar tarafından incelenen çalışmada, afazili bireylerde konuşma  motor kontrol yeteneklerini geliştirmek için PROMPT terapisinin etkinliğine ilişkin anlayış geliştirilmeye çalışılmıştır. Çalışmada katılımcı terapi için seçilen cümleleri üretmeye çalışırken, cümle veya kelime öbeği düzeyinde PROMPT ipucunu içermiştir. Araştırmada emir kipleri, aktif bildirimler  ve soru cümleleri içeren üç  farklı cümle seti seçilmiştir. Mevcut araştırmanın birincil amacı, farklı dilsel talepler altında konuşma hareketlerinin kesinliğini ve otomatikliğini geliştirmek için PROMPT terapisinin etkinliğini belirlemek, ikincil amacı ise terapide motor konuşma üretimini desteklemenin bir sonucu olarak, motor performanstan bağımsız olarak, sözcelerin dilsel doğruluğundaki değişiklikleri belirlemek olarak ifade edilmiştir.

 

YÖNTEM

Denek M.S, anadili Amerikan-İngilizce olan 30 yaşında bir kadındı. Yüksek eğitim aldı ve iletişim-film bilimleri alanında yüksek lisans yaptı. Hastalıktan önce sağ elini kullanıyordu. Ağustos 1997'de bir film setinde çekim yaparken aniden başlayan şiddetli bir baş ağrısı yaşadı, hızla felç, koma ve sağ hemiplejiye dönüştü. Daha sonra, konjenital bir arteriovenöz malformasyonun yırtılmasından kaynaklanan kanamaya ikincil bir sol hemisfer serebrovasküler kaza (CVA) geçirdiği teşhis edildi. Eylül 1997'de yapılan bir BT (bilgisayarlı tomografi) taramasında sol frontoparietal oksipital bölgeyi kaplayan büyük bir lezyon belirgindi. Daha sonra kendisine şiddetli oral ve sözel apraksi ile birlikte ciddi akıcı olmayan afazi teşhisi konulmuştur.

Bu araştırma sırasında, serebrovasküler kazanın başlangıcından 13 ay sonra danışanda sağ hemiparezi ortaya çıktı. Çalışmaya başlamadan önce ayrıntılı bir dil ve konuşma değerlendirmesi yapılmıştı. Değerlendirme protokolü konuşma ve dil becerilerinin hem standartlaştırılmış hem de standartlaştırılmamış ölçümlerini içeriyordu. Afazinin ciddiyetini tahmin etmek ve afazinin bir sınıflandırmasını belirlemek için Batı Afazi Bataryası uygulanmıştır.

Denek M.S Batı Afazi Bataryası testinin işitsel anlama kısmı,  uzun ve karmaşık cümleler ve sıralı komutlar için zorluklar gibi, hafif anlama eksikliklerini göstermiştir. Kendiliğinden konuşma, kısa ifadeler ve basit cümlelerle karakterize edildi ve esasen farklı ve karmaşık gramer yapılarından yoksundu. Kelimeleri tamamlaması ile birlikte başlatmadaki problemler sıklıkla not edilip,ifade edici dili de agramatik hatalarla karakterize edilmiştir. Yedi heceye kadar cümlelerin tekrarı, hedef ifadelere çok yakın olduğu görülmüştür.  Daha uzun ifadeler için yalnızca iki veya üç kelime denenen M.S'de uygulanan testlerin adlandırma bölümünde sözcük bulmada güçlük yaşadığı da araştırmacılar tarafından gözlemlenmiştir.

Denek M.S'de konuşmayı başlatmada zorluk, fonemik perseveratif hatalar, tahmin ve yer değiştirme hataları, ünlü hataları, ünsüz bozulmaları, artan sözce uzunluğu ile hareketleri sıralamada zorluk, kelimelere yönelik çeşitli hedef dışı girişimler ve algısal olarak yavaş ve zahmetli konuşma gözlendi. Ayrıca, istemli konuşmaya karşı otomatik konuşmada daha az zorluk sergiledi. Konuşma sıralama yetenekleri de bozulmuştu ancak mandibular, labial ve lingual alt sistemlerin oro-motor kontrol yeteneklerinden daha az ciddiydi.

Mevcut araştırmaya katılmadan önce denek M.S, yaklaşık bir yıl yatarak ve ayakta tedavi görmüş. Bir eğitim-rehabilitasyon hastanesinde konuşma-dil terapisine (haftada dört kez) katılmış. Araştırmacılar tarafından terapinin ilk aşamalarında, PACE ve HELPS yöntemi kullanılmıştır. M.S'in HELPPS eğitimi sırasında bazı konuşma hatalarını düzeltmeye çalışması için teşvik edilmesine rağmen, yatarak ve ayakta rehabilitasyon sırasında spesifik veya sistematik konuşma motor terapisi uygulanmamıştır. M.S ayrıca sağ hemiplejisi ve fiziksel zayıflığı nedeniyle fizik tedavi ve mesleki terapiye de katılmıştır.Hemiplejiden önemli ölçüde iyileşme gösterdi ve çalışma sırasında herhangi bir dış yardım olmaksızın bisiklete binmeye ve yürümeye devam ettiği gözlemlenmiştir. Ancak baskın olmayan (sol) elini yazmak için kullanmaya devam ettiği görülmüştür. Bir artı-eksi puanlama sistemi kullanarak, Uzuv Apraksisi için Nöropraksis hafızasında önemli bir ideomotor uzuv ve eksenel apraksi gösterdiği de gözlemlenen veriler arasındadır. 8 geçişsiz hareketin 6'sını, 6 geçişli hareketin 1'ini ve 12 karmaşık eksenel hareketin 2'sini doğru yaptığı not edilmiştir.

Bağımlı Ölçünün Tanımı

Çalışmada bağımlı ölçü, motor üretim biçimi olarak doğru olan ifadelerin yüzdesi olarak tanımlandı. Bu doğruluk için  belirtilen artikülasyon ve akıcılık hatalarından arınmış olması gerekiyordu: yanlış başlangıçlar, bireylerin sesleri, hecelerin ve kelimelerin tekrarları, ikameler, çıkarmalar, çarpıtmalar ve ekleme dahil artikülasyon hataları fonemik metatez, perservasyon ve tahmin hataları.

Doğru olarak üretilen ifadelerin yüzdeleri aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Her ifade, analiz için bütün bir birim olarak kabul edilmiştir. Her cümle için motor üretimin iki boyutu değerlendirildi: motor kontrol ve akıcılık. Bunun için beş basamaklı  0-4 aralıklardan oluşan kategorik bir ölçek kullanıldı. Motor kontrolün boyutu, motor hareketlerin doğruluğunu, akıcılık boyutu ise cümleleri akıcı bir şekilde başlatma ve tamamlama becerisini yansıtıyordu. Bu araştırmada kullanılan puanlama sistemi, hareketlerin görsel, işitsel ve algısal özelliklerine ve gerçek motor hareketlerin doğası ile ilgili çıkarımsal olan konuşma doğruluğuna dayanıyordu. Bu kısımda dil hataları not edildi ancak bağımlı değişkeni puanlamak için kullanılmadı.

Her cümle, hareket hassasiyetine ve akıcılığa dayalı olmak üzere maximum sekiz puan alabiliyordu. Bu nedenle beş ifadeden oluşan her bir set için toplam maximum puan kırktı. Her ifade grubu için elde  edilen bu toplam puan daha sonra, her bir araştırma için ham puanların toplamından elde  edilen ve olası maksimum puana bölünen ve ardından 100 Öğretme kriteri, her cümle grubu için maksimum altı terapi seansıydı. Yani,  motor üretiminin doğruluk  yüzdesine bakılmaksızın,  altı seansın tamamlanmasının  ardından eğitim araştırmacılar tarafından sonuçlandırılmıştır.

 

GÖZLEM VE KODLAMA 

Tüm oturumlar, konuşma hareketlerini net bir şekilde yakalamak için yüz kısmına dik olarak odaklanan bir video kamera kullanılarak kaydedilmiştir. Puanlama amacıyla tüm oturumlar rastgele dağıtıldı. Ardından iki adet dil ve konuşma terapisti tarafından dinlenerek puanlanmıştır.

 

DENEYSEL TASARIM

Prompt’un kısa cümlelerin üretimindeki etkilerini değerlendirmek için Çoklu Tasarım Yöntemi kullanılmıştır.

Spesifik olarak Prompt’un etkileri üç farklı tip için değerlendirildi. emir kipleri, aktif bildirimler, soru kipleri. İlk olarak hedef davranışlar her iç cümle türü için de temel olarak derecelendirildi. Terapi daha sonra hedeflenen ilk davranışa yani emir cümlelerine uygulandı. İlk davranış eğitim aşamasındayken, henüz terapisi yapılmamış diğer iki davranış hakkında katılımcılara periyodik taban çizgileri çizdirildi. Birinci davranış için öğretim kriterine ulaşıldıktan sonra ikinci davranışa terapi uygulandı. Üçüncü davranış periyodik olarak derecelendirildi ve ikinci davranışçı terapi gördü. İkinci davranış için de öğretim kriterine ulaşıldıktan sonra üçüncü davranış olan soru cümlelerine çalışıldı.

Bu planlama terapinin kesilmesine veya geri çekilmesine gerek kalmadan dışsal değişkenlerin kontrolüne izin verdi. Değişikliklerin yalnızca belirli bir davranışta terapi başlatıldığında meydana geldiğini ve terapi yapılmamış olanların taban çizgilerinin değişmeden kaldığını(onlara da terapi uygulanana kadar) göstermiştir.

 

PROSEDÜRLER

Terapiyi uygulamaya koymadan önce ilk üç seansta üç hedef davranışın hepsine ilişkin başlangıç araştırmacılar tarafından çizilmiştir. Seanslar sırasında ifadeler rastgele bir şekilde sunulmuştur. Katılımcıya bir durumun küçük bir anlatımı verildi ve cümle oluşturması için teşvik edilmiştir(Cümle oluşturma, gerçek hayattaki iletişimde ifade için gerekli işlemlemeye cümle tekrarından çok daha faydalı olduğu için bu yöntem seçilmiştir).Örneğin deneyi yapan kişi “Arkadaşların bir partiye gitmek istiyor fakat senin yapacak çok işin var” dedi.. Bu yüzden diyorsun…. Katılımcıdan gelen cevap”Bugün meşgulüm”oldu. Katılımcı nadiren anlatımı anlamakta güçlük çekiyordu. Güçlük çektiğinde ise anlatım yalnızca bir kez tekrarlanmıştır.

Seanslar sırasında ifadelerin üretimine veya yanıtların doğruluğuna ilişkin herhangi bir ipucu verilmemiştir.Seansların yürütülmesi sırasında ise prompt terapisi yapılmamıştır. 

 Katılımcının hedef cümleyi üretemeyeceği bunun yerine içerik olarak benzer bir cümleyi üreteceğine dair başlangıçta bir endişe vardı.fakat katılımcının ifadelerin çoğunu doğru ürettiği gözlemlenmiştir.

 

Araştırma sırasında cümleler, sıra etkilerini en aza indirmek için cümle türleri içinde ve cümle türleri arasında rastgele bir sırayla incelenmiştir. Daha önce terapisi alınan davranışlar içinde bakım araştırmaları yapıldı. Doğru ve yanlış yanıtlar için verilen yanıtlar ve öğretimsel ipuçları, temelde aynı görülmüştür.

 

Terapi yöntemi; deneğin bir fonem, kelime ve deyim için hatalı hareket üretimine yanıt olarak danışan tarafından uygun promptların uygulanması olarak tanımlandı. Çalışmada Prompts ipuçları gerektiğinde yüzeysel ve parametrik bir şekilde verildi.Yüzey PROMPT'leri, bir hareket dizisindeki belirgin hareketleri  hedefleyenlerdir. Örneğin, 'sensation''' kelimesinde, iki /s/ ve bir /$/ üzerindeki  anahtar hareketler /s/ için dudak geri çekilmiş ve /$/ için dudaklar yuvarlak  olarak iletilir. Parametre PROMPT'leri, eklem alt sistemleri, çene, dudaklar ve  dilin serbestlik derecelerini ve hareketlerinin sınırlarını belirleyenlerdir.  Parametre PROMPT'leri, her bir alt sistemdeki konuşma hareketleri için genel  kılavuz ilkeler olarak düşünülebilir. Böylece, “paspas” kelimesinde, çene çok geniş  açılırsa veya /a/ üzerinde sağa veya sola yanal olarak kayarsa, klinisyen hastayı  fiziksel olarak yönlendirerek çene ekstansiyonunu ve/veya çenenin yatay  kaymasını sınırlayacaktır.

 MS haftada üç kez bireysel terapi seanslarına katıldı. Her oturum 50 dakika sürdü ve deneyi yapan kişi tarafından yürütüldü. Seviye-I  PROMPT eğitimli bir klinisyen olan bu deneyci (bkz. Hayden, 1999), temel ve  günlük araştırmaların uygulanmasından da sorumludur. 

 Hedef davranışların eğitim sırası şu şekildeydi: Emirler, aktif bildirimler ve sorular.  Seanslar sırasında klinisyen sözlü olarak bir ifade sundu. MS bunu tekrar etmeye çalıştı. MS doğu bildiğinde bir sonraki etaba geçiliyordu. Yanlış ise klinisyen danışanın hatalarını azaltmak için seçilen PROMPT ipuçlarını sunuyordu. MS kendisinden komut istendikten sonra hedef ifadeyi yeniden üretmeye çalıştı. Sözlü talimatın ardından bir sorun ile karşılaştığında ona yazılı uyaran sağlandı. Her oturumda beş hedef ifadenin yaklaşık on denemesi rastgele tamamlandı, yani aynı ifade üzerinde art arda denemeler yapılmadı. Etkinlikler; rol yapma, güncel olayları tartışma ve hedef ifadeleri içerecek şekilde tasarlanmış günlük aktivitelerdi.Tartışma konuları, konunun yakın zamandaki günlük yaşam olaylarını içeren etkinliklere odaklanılmıştır. Bu görevlerde, sentaks(sözdizimini),  morfosentaksı veya ifadelerin kelime sırasını veya sözcüksel erişimi iyileştirmek için hiçbir  girişimde bulunulmadı. M.S bir cümle türü için altı terapi seansını bitirdiğinde, önceden  öğrenilen davranışlar üzerinde idame sonuçlar  yapılmıştır.  Örneğin, M.S üçüncü  kelime grupları (soru edatları) için öğretim kriterine ulaştığında, birinci (zorunluluk)  ve ikinci (bildirimsel) davranışlar için sürdürme yoklamaları toplanmıştır. Prosedürler  temel problarla aynıydı. Doğrudan terapiyi  bıraktıktan sonra bu parametreleri  araştırmaya devam etmek, deneyi yapan kişinin emir kipleri ve bildirimler için  terapötik kazanımların sürdürülmesini değerlendirmesine izin verilmiştir. 

 

Dilbilgisel doğruluk analizi, tüm konuşulan cümleler için her oturumun video  kasetlerinden elde edilen transkripsiyon verilerinden yapılmıştır. Bir ifade, beklenen  yanıtla aynı veya benzerse, dilbilgisi açısından doğru ve eksiksiz olarak puanlanmıştır. Sözdizimsel olarak iyi oluşturulmuş ancak hedef kelimeler  için küçük anlamsal hatalar içeren ancak bağlamsal olarak doğru olan ifadeler, dilbilgisi  açısından iyi oluşturulmuş ve eksiksiz olarak değerlendirildi. Dilbilgisi yanlış1 formülasyon "yanıt yok" ve "gramer açısından kötü biçimlendirilmiş" veya "geçersiz  İngilizce yapıları" içeriyordu. İşlemden önce ve sonra her bir cümle türü için dilbilgisi  açısından doğru ve yanlış oluşumların yüzdesi karşılaştırılmıştır. Yani, burada  bildirilen veriler, terapiden önceki tüm yoklama oturumlarında ve terapiden sonraki  tüm sonuç oturumlarında birleştirilmiş verilerdir. 

 

GÖZLEMCİLER ARASI ANLAŞMA

Araştırmanın tüm aşamalarında araştırmaların %30'u için bağımlı ölçüm (Konuşma motoru performansı) ve  gözlemciler arası uyum kontrolleri  yapılmıştır. Hedef davranışın üretiminin doğruluğuna ilişkin yargı için noktadan  noktaya anlaşma belirlenmiştir. Deneyci ve gözlemci aynı yanıtı kaydettiğinde bir  anlaşma kaydedilmiştir. Gözlemciler arası uyum, anlaşmalar artı anlaşmazlıkların  sayısı alınarak ve 100 ile çarpılarak hesaplanmıştır.Konuşma ve Dil Patologları  için eğitim kriteri, aralarındaki %90 anlaşmaydı.  Bu konuda karar mercii, Dil ve konuşma patolojisi  alanı yüksek lisans öğrencileriydi ve birinci ve ikinci yazarlar tarafından eğitilmişlerdi.

 

 

 

Konuşma motoru üretimi 

Edinme ve genelleme. Şekil 1, araştırmanın başlangıç, tedavi ve bakım  aşamalarından alınan cümleler için doğru konuşma motoru üretimlerinin yüzdesini  temsil eden araştırma verilerini göstermektedir. Her bir cümle türü için veriler,  tedavinin uygulanma sırasına göre yukarıdan aşağıya sıralanmış ayrı grafiklerde  gösterilmiştir. Elmaslar eğitilmiş maddeleri temsil eder ve doldurulmamış daireler  genelleme araştırmalarını, yani eğitilmemiş maddeleri temsil eder. 

Şekil 1'de görülebileceği gibi, MS tüm davranış setlerinde sabit ve düşük bir taban çizgisi  sergilemiştir (yani, tedaviden önce düşük ve zayıf konuşma motoru performansı). Spesifik olarak,  temel puanlar şunlar arasında değişiyordu: (i) zorunluluklar, eğitilmiş öğeler için %10-25 (ortalama  %18) ve eğitilmemiş öğeler için %7,5-25 (ortalama %17); (ii) aktif bildirimler, eğitilmiş öğeler için %0–30  (ortalama %15) ve eğitilmemiş öğeler için %7,5–25 (ortalama %15); (iii) sorgulayıcılar, eğitilmiş  maddeler için %17,5–25 (ortalama %22,5) ve eğitilmemiş maddeler için %15–27,5 (ortalama %20). 

 

 

''Dilbilgisi açısından yanlış'' veya ''geçersiz yapılar'' cümlenin sözdizimsel yorumunu değiştiren hatalar içeriyordu. Bir  sözcenin gramer açısından yanlış olması için aşağıdaki özelliklerden bir veya daha fazlasına sahip olması gerekir: yanlış kelime  sırası (örneğin, biniyorum, bisiklete biniyorum); yanlış S–V anlaşması (örneğin, küçük kahve istiyorum); uygunsuz fiil morfolojisi  (örneğin, lütfen, oturarak) veya yardımcı fiillerin eklenmesi veya çıkarılması (örneğin, bugün meşgulüm).

PROMPT terapisinin  başlatılmasıyla, emir kipleri ve aktif bildirimler için eğitilen  öğeler için konuşma motoru üretiminin doğruluğu geliştirildi. Eğitimsiz öğelerin  (genelleştirme öğeleri) doğru üretimi de temel performanslarına göre gelişmiştir ve  MS'nin performansı eğitimsiz öğeler üzerinde daha değişken olmasına rağmen  edinim, eğitimli benzerlerini yakından takip etmiştir. Emirlerin doğru üretimi,  eğitilmiş cümleler için %17,5'ten %75'e (ortalama %42) ve eğitilmemiş maddeler için  %35'ten %75'e (ortalama %53) yükseldi. Aktif bildirimlerin doğru üretimi, eğitilmiş  cümleler için %37,5'ten %55'e (ortalama %49) ve eğitilmemiş maddeler için %45'ten  %62,5'e (ortalama %50) yükseldi. Aktif bildirimler için ayrıca, tedaviden önceki son  temel sondadaki %10'luk performans seviyesinden, ilk tedavi sondasındaki %55'e  büyük bir kayma olmuştur.

Dilbilgisi doğruluğu 

Şekil 2, tedaviden önce ve sonra farklı cümle grupları için gramer analizlerini  temsil eder. Şekil 2'de görüldüğü gibi, emir kipleri ve etkin bildirgeler için doğru  gramer sözcelerinin yüzdesi, başlangıç seviyelerine kıyasla artmıştır. Dilbilgisi  açısından doğru buyrukların doğru üretimi %57'den %85'e ve aktif bildirimler için  %37'den %70'e kadar yükseldi. Soru edatları için doğru gramer üretiminin  yüzdesi, işlem öncesi ve sonrası aynı olarak  %37 düzeyinde kalmıştır.

 

TARTIŞMA 

Mevcut araştırma, bir motor konuşma terapisini, özellikle PROMPT terapisinin,  cümle yapısıyla ilgili olarak ve artan dil formülasyonu talepleri bağlamında konuşma  hareketlerinin kesinliği ve otomatikliğinin kazanılması üzerindeki etkisini inceledi. Bu  çalışmanın sonuçları, PROMPT terapisinin , emir kipleri ve aktif bildirimler gibi  nispeten basit cümle yapıları için konuşma hareketlerinin kesinliğini ve otomatikliğini  geliştirmede olumlu değişikliklere neden olduğunu gösterdi. Terapinin  başlamasıyla  birlikte zorunluluklar, özellikle eğitilmiş maddeler için temel performanstan istikrarlı  bir artış gösterdi. Genelleme maddeleri de olumlu, ancak daha değişken etkiler  göstermiştir. Benzer şekilde, aktif bildirim cümleleri için terapiye  başlanmasıyla  birlikte olumlu bir değişim gözlendi. Genelleme maddeleri deterapi ile benzer bir  gelişme göstermiştir. Beklediğimizin aksine terapii aşamasından sonra bile  sorgulayıcı maddelerde kayda değer bir değişiklik ya da gelişme olmamıştır.

Bu son bulgu için birkaç olası açıklama olabilir. İlk olarak, PROMPT gibi motor  tabanlı konuşma terapi  yöntemleri, bireyden dilsel formülasyon talepleri bireyin  sözel üretim yetenekleri düzeyine indirildiğinde en etkili ve en faydalı yöntemlerdir. Gleoson ve diğerlerinin 1975’de yaptığı bir çalışmada ise , soru kiplerinin Broca afazisi olan bireyler için dilbilimsel  olarak daha karmaşık cümle biçimleri olduğu gösterilmiştir. Başka bir deyişle, soru cümlelerinde olduğu gibi  dilsel formülasyon talepleri yüksek olduğunda, motor konuşma üretimi için  mevcut olan dikkat kaynakları veya işleme kapasiteleri tükenebilir. Yani, motor ve dilsel sistemlerin ortak bir kaynak  rezervine dayanması mümkündür. Karmaşık bir görevi tek bir sistem tarafından  yerine getirirken (örneğin, dil sistemi tarafından soru cümlelerinin  formülasyonu), motor sistemin kullanabileceği kaynaklar olağanüstü bir şekilde  vergilendirilebilir veya tüketilebilir. Motor sistemi için mevcut kaynakların bu  şekilde azalması, motor performansının düşmesine neden olabilir (kekeleyen  insanlardaki akıcısızlıkları açıklayan benzer bir açıklama için bkz. Van Lieshout,  Hulstijn ve Peters, 1996). Bu çalışmada, deneğimiz yalnızca yapısı daha basit olan  ve işleme kapasitesi dahilinde olduğu varsayılan cümlelerde gelişme kaydetti.  

Bu çalışma, bu konu için, daha yüksek dilsel görev karmaşıklığının, motor  konuşma edinimini tehlikeye attığını göstermiştir. Bu sonuçlar, dilsel ve motor  süreçlerin etkileşimli doğasının göstergesi olabilir. Bu bulgu, pek çok araştırmacının  konuşma motorunun ve dil sistemlerinin birbirini etkileme kapasitesine sahip,  oldukça etkileşimli süreçler olduğu iddiasının kanıtı olarak kabul edilebilir. Bu bulgu, Broca afazisinde  gözlenen sözel ifade eksikliğinin gerçekten de konuşma motoru sistemindeki işleme  taleplerine bağlı olduğu sonucunu da destekleyebilir; başka bir deyişle, Broca afazisi  ile ilişkili ifade eksikliklerinin doğası hem dilsel hem de motorik olduğu görülmüştür.

Motor performansındaki değişikliklerin, ifadelerin prozodik yapısındaki içsel  farklılıklardan kaynaklanmış olması da mümkündür. Bununla birlikte, yalnızca ''evet/ hayır'' soru cümlelerinin diğer cümle yapısı türlerinden farklı tonlama hatları vardır.  Uyaranlarımız, genellikle benzer özelliklere sahip ''wh'' sorularını içeriyordu. (tonlama, emir kiplerinin ve aktif bildirimlerinkilere göre şekillenir. Bu, prozodik özelliklerdeki  farklılıkların, bizim konumuzda konuşma motoru performansındaki farklılığın nedeni olma  ihtimalinin düşük olduğunu düşündürmektedir. Prozodik özelliklerin cümle ve cümle edinimi  üzerindeki etkisini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. )

Soru edatları ile diğer cümle türleri arasındaki performans farklılıklarının, soru  edatlarında hedef tamlamalar için farklı başlangıç kelimelerinin kullanılmasıyla ilgili  olması da mümkündür. Buna karşılık, tüm emirler "Lütfen" ile başlar ve tüm bildirimler "I"  ile başlar. Bildiri cümlelerinde “ben” sözcük ögesi olarak kullanılsa da “ben”in yapım  karmaşıklığı basittir ve sesli harfe eşdeğerdir. Ancak, araştırma sonuçlarında  ''ben''den sonra gelen  ikinci lügat öğelerinin hepsi farklıydı. Danışanda  ilk kelime olarak farklı sözcük  öğelerinin kullanılmasıyla, emir kipleri için daha benzer ilk işlem taleplerinin ve bildirgeler  için benzer sesli harflerin aksine, dilbilimsel ve/veya motor işlem taleplerinin danışandaki  farklı sözcüksel erişim için değişken olması mümkündür. . Motor üretim  üzerindeki dilbilimsel etkilere ilişkin fizyolojik çalışmalar, bir cümlenin ilk konumundaki  kelimelerin, normal konuşanlar ve kekeleyen insanlar için cümlenin son konumundaki  kelimelere göre artikülasyon çabası açısından daha fazla çaba gerektirdiğini  göstermektedir . MS gibi konuşma apraksisi olan bireyler,  karakteristik olarak ilk ses veya artikülasyon duruşları için el yordamıyla hareket ederler;  bu, kas ayarının ilk motor aşamalarının ve/veya hareket için duruşların başlatılmasının zor  olabileceğini gösterir. Sorgulayıcı üretim için artan sözcüksel erişim yükü, motor konuşma  doğruluğunu tehlikeye atmış olabiliceği düşünülmüştür.

Araştırmacilar davranışları daha çok seans boyunca terapi altında kontrol ettiklerinde  M.S'in soru kiplerindeki performansı artabileceğini de düşünmektedirler. Ancak öğretim ölçütümünün en  fazla altı oturum olması ve diğer iki cümle kümesi için de aynı ölçütün uygulanması bu gibi durumları sınırlılık getirmiştir. Tüm  cümle türleri için eşit miktarda terapi  sağlanmıştır. Bu incelemede dikkat edilmesi  gereken ilginç nokta, soru kiplerinin diğer iki cümle türü kadar fayda  sağlanamamasıydı. Bu nedenle, eşit miktarda eğitim, özne için üç cümle türü için  eşit miktarda fayda sağlamadığı görülmüştür bu durumun  cümle türleri arasındaki içsel bir  farklılığın sonucu olabileceğini akıllara getirmiştir . Bu bulgu, Maury'nin 1987 yılında yaptığı wh-sorgulayıcılarda diğer cümle biçimlerine  göre daha fazla bozulma gösteren agramatizm ve afazili bireyler üzerinde çalışmanın kanıtlarıyla desteklenmektedir . Klinik olarak, bulgular afazili ve apraksili bireyleri eğitmek için seçilen uyaranların, ifadelerin  dilsel karmaşıklığına göre seçilmesi gerektiğini gösterebilir. Sözcüklerin dikkatli  bir şekilde seçilmesi, şiddetli afazi-apraksisi olan bireylerin kısa süreli  rehabilitasyonda bile bazı işlevsel ifadeler edinmelerine yardımcı olabilir. 

Dilbilgisel doğruluk analizi, motor temelli terapi ile cümle/dilbilgisi oluşturma  stratejilerinde herhangi bir değişiklik olup olmadığını araştırmak amacıyla bu araştırmaya  dahil edilmiştir. Analiz bazı ilginç gözlemleri ortaya çıkardı. Terapi prosedürü cümlelerin  gramer doğruluğunu değiştirmeye çalışmasa da şu noktalarda gelişme kaydedildiğini göstermiştir: doğru  kelime sırası, özne-fiil uyumu, ifadelerin tamamlanması ve birkaç örnekte iki kişilik daha iyi  fiil morfolojisi. cümle türleri, emir kipleri ve aktif bildirimler. Bu, yalnızca dilsel süreçlerin  motor sistemi etkilemediğini, aynı zamanda motor sistemdeki değişikliklerin potansiyel  olarak dilsel formülasyonu etkileyebileceğini ima edebilir. Altta yatan mekanizmanın  doğası hakkında yalnızca spekülasyon yapilabilceği de göz önünde bulundurulmalıdır. M.S'in motor komutlar oluşturmak ve  özellikle daha karmaşık sorgulamalar için cümle yapısını formüle etmek için ekstra işlem  kaynaklarına ihtiyaç duyduğunu varsayalmistir: PROMPT terapisi  ile M.S'in daha iyi konuşma  motoru kontrolü kazandığını ve dolayısıyla motor sistemin kaynak taleplerinin daha az  olduğunu tahmin edilmiştir. Bu da ,dilsel formülasyon süreçleri için artan kaynak kapasitesiyle  sonuçlanacağını düşündürmüştür.

Bu, özellikle daha az karmaşık buyruklar ve aktif bildirimler( otomatik konuşma eylemlerine ve diğer refleksler) için fayda sağlar, böylece  dilbilgisini geliştirmeye yardımcı olur. Ancak daha zorlu sorgulayıcılar için bu ek kaynak  kapasitesi aynı etkiyi yaratmadı. Açıkçası, bu spekülasyonun gelecekteki araştırmalarda  test edilmesi ve doğrulanması gerekliliği vurgulanmıştır.

Son olarak, bu çalışmanın bulgularını deneklerimizin tepkisi bağlamında değerlendirmek  gerekir. Son derece motive ve istekli bir katılımcıydı. hızlı ipuçları şeklinde kendisine verilen  konuşma motoru yardımını memnuniyetle karşıladı. Ek olarak, PROMPT ipuçlarına karşı hiçbir  tiksinme tepkisi göstermedi. Bu nedenle, gelecekteki araştırmaların, elde edilen bulguların daha  az motive olan veya PROMPT ipuçlarını tolere etmekte güçlük çeken bireylere genellenip  genellenmeyeceğini belirlemesi gerekir. 

Özet olarak, bu çalışma, değişken dil karmaşıklığına sahip ifadelerdeki  konuşma hareketlerini iyileştirmek için motor tabanlı PROMPT terapisinin  etkinliğini incelemeye yönelik ilk girişimi temsil eder. PROMPT terapisine  nispeten basit cümle yapıları için konuşma hareketlerini değiştirmek için olumlu  etkileri olduğunu gösterdi, bu da Broca afazisi olan bireyler için terapisinin  bireyde  ortaya çıkan dilsel talepleri dikkate alması gerektiğini gösteriyor. PROMPT  terapisi, bireye yönelik dilsel formülasyon talepleri, bireyin sözel üretim  yetenekleri düzeyine indirildiğinde en etkili ve faydalı olmuştur. Afazinin, özellikle  Broca afazisinin doğasını tam olarak anlamak ve sözel üretim rehabilitasyonunu ilerletmek başlıca hedeflerdendir.

 

 

REFERANS

 

Bose, A., Square, P. A., Schlosser, R., & van Lieshout, P. (2001). Effects of PROMPT therapy on speech motor function in a person with aphasia and apraxia of speech. Aphasiology15(8), 767-785.